Previous Page  417 / 417
Information
Show Menu
Previous Page 417 / 417
Page Background

Türbanlı Yargıç Olur Mu?

416

Yargıcın tarafsız olması ve tarafsız bir görüntü vermesi, adil

yargılanma ilkesinin de (Sözleşme m.6/1) zorunlu bir sonucudur.

AİHM kararlarında sıklıkla vurgulanan, mahkemenin / yargıcın ta-

rafsızlığı olgusu, yargıcın, davanın çözümünü etkileyecek bir önyargı

taşımaması gerektiği anlamındadır. AHİM kararlarında, mahkemenin

hem objektif, hem sübjektif açıdan tarafsızlık koşullarını sağlaması ge-

rektiği vurgulanır. Yargıcın tutumu ve görünüşüyle, taraflı davranaca-

ğından kuşku duyulmasını haklı gösterecek şekilde bir izlenim yarat-

ması, adil yargılanma ilkesinin açık ihlalidir. Bu açıdan da yargıçların

dinsel ve siyasal simge taşımaları mümkün gözükmemektedir.

Sonuç olarak, laiklik ilkesi gereğince, dinin veya din duygu-

larının yahut dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilemeyeceği

ve kötüye kullanamayacağının kabulü gerekmektedir.

Özgürlükler

adına da böyle bir savunu ileri sürülmesi mümkün değildir.

Yargıçlık, özelliği olan, devletin temel işlevlerinden yargılama yet-

kisinin kullanıldığı bir meslek olarak tarafsızlık ve bağımsızlık gerek-

tirmektedir.

Tarafsızlık; yargıcın, sadece karar verirken tarafsız olmasını değil,

yargılama sürecinde ve hatta özel yaşantısındaki davranış ve görün-

tüsüyle de, biçim ve öz olarak, kuşku yaratmayacak bir tutum içinde

olmasını zorunlu kılmaktadır.

Yargıç, herhangi bir kamu görevlisi değildir. Yargıç, Anayasa

Mahkemesinin / Danıştay’ın değişen yeni içtihatları dikkate alınsa

dahi, inancına göre giyinme veya dinsel simgeler taşıma hak ve yetki-

sini kendisinde göremez.

Yukarıdaki açıklamalar, bir yargıcın görevini yaparken inancı-

na göre giyinmesine ve davranmasına haklılık tanımamaktadır. Bir

yargıç eğer inancına göre yaşamak istiyorsa, tarafsız olamayacağın-

dan, etik olarak ve dürüstlük kuralı gereği, öncelikle kendiliğinden

yaptığı görevden çekilmelidir. Eğer bunu yapmıyorsa, HSYK’nın, gö-

revini anayasal ve evrensel ilkelerle bağdaşmayacak şekilde sürdü-

ren türbanlı bir yargıca izin vermemesi gerekmektedir. Aksi taktirde

HSYK’nın bu duruma göz yuman, destekleyen tutumu görevi kötüye

kullanma suçunu oluşturacaktır.