Previous Page  11 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 437 Next Page
Page Background

10

fiili ve isnadın dayanağı olan delilleri bilmeden savunma yapılması

imkansızdır. Şu halde CMK’nın 153. maddesi dahi bu açıdan kabul

edilemezken, hakim kararı bile olmaksızın Cumhuriyet savcısının ka-

rarıyla kısıtlama getirilmesine imkan tanıyan düzenlemenin, “silahla-

rın eşitliği ilkesi” karşısında kabulü hiç bir şekilde mümkün değildir.

Bir diğer sorun ise özellikle şüpheliler tarafından vekaletname ve-

rilerek görevlendirilen avukatların, terör örgütüyle irtibatlı oldukları

yönünde bazı kolluk görevlilerinin sözlü ithamlarına maruz kalmala-

rıdır. Her şüphelinin ve sanığın savunma hakkı vardır. Savunma hak-

kı ihlal edilerek yürütülen bir yargılama sonucunda gerçeğin bulun-

ması imkansızdır. Avukatlar üzerindeki tehdit algısının giderilmesine

yönelik olarak kolluk görevlilerinin yetkili makamlarca uyarılması

faydalı olacaktır.

Özetle;

Avukatın şüpheliyle görüşmesi/iletişimi geciktirilerek, zorlaştırı-

larak, sınırlandırılarak, denetlenerek/kayda alınarak,

Avukat müvekkil gizliliği ve meslek sırrı ihlal edilerek,

Silahların eşitliği ilkesi yok sayılarak,

Çelişme yöntemi yerine dosya üzerinden tutukluluk incelemesi

getirilerek,

Müdafiin soruşturma dosyasını görmesi yasaklanarak, suçlu suç-

suzdan, haklı haksızdan ayırt edilemez.

Adil yargılanma hakkı ihlal edilerek yürütülen bir süreç, yeni

mağdurlar yaratır. Böylece terör örgütlerinin toplumda zemin kazan-

masına sebebiyet verilir. Fayda-zarar karşılaştırması yapıldığında, adil

yargılanma ilkelerine uygun düzenleme ve uygulamalar ise, her za-

man için bireyin ve devletin üstün menfaatinedir.

Olağanüstü halin ilanından itibaren çeşitli defalar dile getirdiği-

miz bu hususları bir kez daha ve topluca ifade etme zorunluluğu doğ-

muştur.

Gereğini takdirlerinize saygıyla sunarım.

Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu

Türkiye Barolar Birliği Başkanı