Previous Page  9 / 437 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 9 / 437 Next Page
Page Background

8

ADALET BAKANLIĞINA

29.09.2016

Sayı:

41870694-899-9622

Konu:

OHAL KHK hakkında değerlendirme

Olağanüstü hal (OHAL) kanun hükmünde kararnameleri ile ceza

muhakemesi usulüne ilişkin çok önemli düzenlemeler getirilmiştir.

Bunların pek çoğu adil yargılanma hakkını ve özelde savunma hak-

kını kısıtlamaktadır. Bu kısıtlamaların devam ettirilmesi, suçlu ile

suçsuzun birbirinden ayrılmasını zorlaştırmakta ve terör örgütleriyle

mücadeleye zarar vermektedir. Son tahlilde terör örgütü ve yandaş-

larının menfaatine sonuç doğurduğu kanaatinde olduğumuz söz ko-

nusu kısıtlamaların bir an önce kaldırılması gerektiğini bir kez daha

ifade etmek istiyoruz.

Öte yandan söz konusu kısıtlamaların devam etmesinin

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin olağanüstü hallere ilişkin 15.

maddesindeki hükme rağmen, Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları

Mahkemesi ve uluslararası kamuoyu nezdinde sıkıntıya sokacağını

dile getirmeyi ülkemize karşı bir görev biliyoruz.

Bu çerçevede bazı hususlara özel olarak değinmek gerekirse:

Avukatların şüpheli olarak ifadelerinin kolluk görevlileri tarafın-

dan alınması, ifade sırasında sorulan soruların arasına mesleki faali-

yetin ve meslek sırlarının da dahil edilmesine neden olabilmektedir.

(667 s. KHK md. 6/1-c)

Müdafiin şüpheliyle görüşmesinin teknik cihazla kaydedilmesi

ve/veya görüşmeye bir memurun nezaret etmesi, avukatla tutuklunun

birbirlerine sundukları belgelere ve aralarında yaptıkları görüşmeye

ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabilmesi; avukatın savunduğu

kişiden isnatla ilgili bilgi almasını ve dolayısıyla savunmasını serbestçe

hazırlamasını engellemektedir. Bu uygulama, “silahların eşitliği

ilkesi”ne de ciddi biçimde zarar vermektedir. (667 s. KHK md. 6/1-d)

OHAL kapsamında yürüyen soruşturmalarda, şüphelinin avuka-

tıyla tutukevinde görüşmesinin, görüşmeye nezaret edecek personelin

ve/veya kamera tertibatı bulunan oda sayısının azlığı gerekçesiyle ta-

hammülü zor bir biçimde geciktirildiği görülmektedir. Bu, savunma

hakkının fiilen ve etkili şekilde kısıtlanması anlamına gelmektedir.

Şüphelinin avukatının elindeki mektup ve belgelere el

konulabilmesine imkan veren düzenleme, adil yargılanma hakkının