Türkiye Barolar Birliği Dergisi 165.Sayı

MART - NİSAN / MARCH - APRIL: 2023 YIL/YEAR: 35 SAYI/ISSUE: 165 1988 yılından bu yana yayımlanan Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2002 yılından itibaren “Hakemli Dergi” olarak yayımlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAK-ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. HAKEMLİ BİR DERGİDİR

Sahibi / Owner Av. R. Erinç Sağkan Türkiye Barolar Birliği Bașkanı Sorumlu Müdürü / Managing Director Av. Veli Küçük, TBB Genel Sekreteri Yayından Sorumlu Bașkan Yardımcısı/ VicePresident Head of the Publishing Department Av. Gürkan Altun, TBB Bașkan Yardımcısı Genel Yayın Yönetmeni / Executive Editor Av. Özlem Bilgilioğlu Eșgüdüm Kurulu / Board of Coordination Av. Gürkan Altun Av. Veli Küçük Av. Gökhan Bozkurt Av. Özlem Bilgilioğlu Yayın Kurulu Özlem Bilgilioğlu Türkiye Barolar Birliği Genel Yayın Yönetmeni Gizem Özkan Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk ABD Araștırma Görevlisi Mustafa Horuș Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Sorumlusu Danıșma Kurulu / Board of Advisors* Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Havutçu Yașar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ayșe Nuhoğlu Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Durmuș Tezcan İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Muhammet Özekes Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Necmi Yüzbașıoğlu Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sibel Özel Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Sultan Üzeltürk Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Türkan Yalçın Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi *(İsme göre alfabetik sıralanmıștır) Türkiye Barolar Birliği Dergisi hakemli bir dergidir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is a refereed review. Türkiye Barolar Birliği Dergisi’nin yayın dili Türkçe’dir. İki ayda bir (Ocak, Mart, Mayıs, Temmuz, Eylül, Kasım aylarında) yayımlanır. / Issued bimonthly (January, March, May, July, September, November). Dergide yayımlanan yazılarda ileri sürülen görüșler yalnızca yazarlarına aittir. / Articles published in these series express solely the views of the authors. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmeden bașka bir yerde yayımlanamaz. / Articles published in these series can not be republished without citation. Türkiye Barolar Birliği Dergisi TÜBİTAK - ULAKBİM Hukuk Veri Tabanında dizinlenmektedir. / Türkiye Barolar Birliği Dergisi (Union of Turkish Bar Associations Review) is being permanently indexed in TÜBİTAK - ULAKBİM law database. İletișim Adresi / Communication Address Türkiye Barolar Birliği Bașkanlığı Yayın İșleri Müdürlüğü Oğuzlar Mah. Av. Özdemir Özok Sokak No: 8 06520 Balgat - ANKARA Tel: (0312) 292 59 00 (pbx) Faks: (0312) 286 55 65 web:www. barobirlik.org.tr e-posta: yayin@barobirlik.org.tr Abonelik / Subscription Yıllık abone bedeli: 300 TL. Sayfa Tasarımı ve Ofset Hazırlık / Page Design and Offset Preparation Türkiye Barolar Birliği Yayın İșleri Basım Yeri / Printed by ARCS Matbaa Zübeyde Hanım Mah. Aslanbey Cad. Tuna Han No: 101/2D İskitler / ANKARA 0 (312) 384 24 01 Sertifika No: 49427 Basım Tarihi / Printing Date : 27. 03. 2023

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ DERGİSİ YAYIN POLİTİKASI, YAYIN KURALLARI ve ETİK İLKELERİ Dergi’nin yayın politikası ve etik ilkeleri, Dergi’ye yazı gönderen yazar tarafından kabul edilmiş sayılır. Yayın, imla ve yazım kurallarına uygun olarak düzenlenmeyen, Türkçenin doğru kullanılmadığı yazı, hakemlere dahi gönderilmeden diğer kriterleri taşısa da Dergi Yayın Kurulu tarafından reddedilebilecektir. Bu nedenle her bölümdeki ilke ve kurallar yazar tarafından titizlikle kontrol edilerek uygun olmayanlar düzeltilmeli, eksiklikler giderilmelidir. Yayın Pol!t!kası 1. 1988 yılından bu yana yayınlanan Türk!ye Barolar B!rl!ğ! Derg!s! (Derg!), 2002 yılından !t!baren “hakeml! derg!” olarak yayınlanmakta olup 2010 yılından bu yana da TÜBİTAKULAKBİM TR D!z!n Hukuk Ver! Tabanında d!z!nlenmekted!r. Derg! !k! ayda b!r yayınlanmakta olup yazı d!l! Türkçed!r. 2. Derg! “hakeml!” olarak TR D!z!n’de taranan “hakeml! b!r derg!” olduğu !ç!n Derg!’ye gönder!len tüm yazıların hakemlere gönder!lmes! gerekl! ve zorunludur. Yazarın taleb!ne bağlı olarak yazının hakemlere gönder!lmeden yayınlanması mümkün olmayıp yazar tarafından böyle b!r !stekte bulunulmamalıdır. Yazı hakemlere gönder!ld!kten sonra hakemler!n öner!s!/onayı ve ed!törün takd!r!yle, !st!sna! olarak, bazı yazıların hakems!z olarak Derg!’de yayınlanmasına karar ver!leb!l!r. 3. İlk maddedek! kural “çev!r!ler” !ç!n de geçerl! olup çev!r! olarak gönder!len yazıların makalede aranan tüm koşulları taşıması gerekl!d!r. 4. Yazar tarafından Derg!’de yayınlanma !stem!yle aynı anda sadece b!r yazı gönder!leb!l!r. Anılan yazı yayınlandıktan/değerlend!rme sürec! tamamlandıktan sonra !k!nc! yazı gönder!lmel!d!r. 5. Yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun olması hal!nde, hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı, Ed!tör tarafından yazara b!ld!r!l!r. Derg!’ye gönder!len yazıların yoğunluğu neden!yle gelen yazıların sıraya konulması hususu ve TR D!z!n 2020 yılı zorunlu kr!terler! arasında yer alan “Derg! her b!r sayısında yer alacak makale sayılarının orantılı olmasına d!kkat ed!lmel!, sayı/c!lt arasındak! makale sayısı dengel! olmalıdır” kuralı yazar tarafından d!kkate alınmalıdır. Bu bağlamda Ed!tör tarafından yazının Derg!’n!n hang! sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, bu b!ld!r!m yazar tarafından kabul ed!lm!ş olur (Örneğ!n: Şubat/2021 !t!barıyla Derg!’ye b!r yazı gönder!ld!ğ!nde, yazının kabul ed!ld!ğ! ve hakem raporlarından sonra netl!k kazanmak üzere Derg!’n!n Kasım- Aralık/2021 sayısının yayın l!stes!ne alındığı yazara b!ld!r!ld!ğ!nde, yazar bunu kabul etm!ş olur ve daha sonra herhang! b!r !t!raz/yazının daha öncek! b!r sayıya alınmasını !steme g!b! b!r hakkı söz konusu olmaz). Ed!törün b!ld!r!m!nde bel!rt!len tar!h ve sayı yazar tarafından kabul ed!lmed!ğ! takd!rde, yazar makales!n! çekmek hakkına sah!p olup bu durumu derhal b!ld!rmel!d!r. 6. Ön düzeltme; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde düzelt!lmes!n!, “makalen!n gönder!m tar!h!”; yazının Derg! Yayın Pol!t!kası, Et!k İlkeler! ve Yayın Kuralları’na uygun b!r şek!lde gönder!ld!ğ! tar!h!, “makalen!n kabul tar!- h!”; yazının hakem değerlend!rme sürec!n!n tamamlanıp onaylandığı tar!h! !fade eder.

7. Her yazı, yazara b!ld!r!len sayının yayınlanacağı tar!he yet!şecek şek!lde, -yazıların hakemlere gönder!lmes!, hakemlerce onaylanması, gerek!rse düzeltmeler!n yapılması, tasarıma gönder!lmes!, son kontrolden sonra web s!tes!ne eklenmes!, ODİS’e ve matbaaya gönder!lmes! süreçler! göz önünde bulundurularak- en az !k! hakeme gönder!l!r. İk! hakemden b!r! olumsuz kanaat bel!rtt!ğ! takd!rde yazı üçüncü b!r hakeme gönder!l!r veya Ed!tör tarafından takd!r hakkı kullanılır. 8. Yazı, “kör hakeml!k” s!stem! uyarınca, yazarın ad ve soyadı yazı metn!nden çıkarılarak hakemlere gönder!l!r. Yazara da yazının hang! hakemlere gönder!ld!ğ! konusunda b!lg! ver!lmez. 9. Hakem/hakemler tarafından yazının yayınlanması uygun bulunmadığı takd!rde bu durum yazara b!ld!r!l!r. Ret raporlarının yazara gönder!lmes! zorunluluğu yoktur. Yazının yayınlanamayacağına !l!şk!n b!ld!r!m, yazının yayın l!stes!nde bulunduğu sayının sürec! tamamlandıktan sonra !lg!l! sayının yayınlanmasıyla eş zamanlı olarak yapılır. 10. Hakem rapor/raporları düzeltme !çer!yorsa; rapor, hakem/hakemler!n adı bel!rt!lmeks!z!n yazara gönder!l!r. Yazının düzelt!lm!ş hal! hakeme gönder!ld!kten sonra hakem tarafından !k!nc! b!r düzeltme !steneb!l!r. İk!nc! düzeltmeden sonra yazının hakem tarafından onaylanmaması hal!nde yazardan üçüncü b!r düzeltme !stenmez ve yazı redded!l!r/redded!lm!ş sayılır. Hakemler tarafından onaylanan/düzeltme !sten!p rapora uygun olarak düzelt!ld!kten sonra onaylanan yazı, alındığı sayının yayın l!stes!ne !l!şk!n süreç tamamlandıktan sonra Derg!’n!n !lg!l! sayısında yayınlanır. Hakem rapor/raporlarında düzeltme !stenm!ş ancak raporda bel!rt!len hususlar yazar tarafından süres!nde yer!ne get!r!lmem!şse, b!r defaya özgü olmak üzere yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır. 11. Yazı yukarıda 4. maddede bel!rt!ld!ğ! şek!lde yayın l!stes!ne alınmış ancak hakem raporları -çok !st!sna! de olsa- süres!nde sunulmamışsa, yazı, alındığı yayın l!stes!nden sonra gelen sayının yayın l!stes!ne aktarılır ve bu sayıda anılan yazıya !l!şk!n sürec!n tamamlanması sağlanır. 12. Derg!’ye gönder!lecek yazının; özgün, başka b!r yerde yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere başka b!r yere gönder!lmem!ş olması gerekmekted!r. 13. Türk!ye Barolar B!rl!ğ!, yayınlanması kabul ed!len yazıların basılı ve elektron!k yayın haklarına sah!p olur. 14. Yazara ve hakemlere, talep etmeler! hal!nde tel!f ücret! öden!r. 15. Yazara, yazısının yayınlandığı sayıdan üç adet, hakemlere !se hakem !ncelemes! yaptıkları sayıdan b!rer adet Derg! gönder!l!r. Derg!’n!n k!tap olarak kend!s!ne gönder!lmes!n! !steyen yazarın, yazıyı gönder!rken adres!- n! ve telefon numarasını da bel!rtm!ş olması gerekmekted!r. 16. Talep etmeler! hal!nde hakemlere makalen!n hakem !ncelemes!n!n yapıldığı ve raporunun hazırlandığına !l!şk!n b!r yazı gönder!l!r. Yayın Kuralları 1. Yazı, yay!n@barob!rl!k.org.tr adres!ne gönder!lmel!d!r. 2. Yazı, ana bölümlerde 1,5 satır aralığı !le 12 punto; d!pnotlarda tek satır aralığı !le 10 punto kullanılarak T!mes New Roman karakter!nde yazılmalıdır. 3. Yazarın ad, soyadı ve unvanını, makalede yer almasını !sted!ğ! şekl!yle ve Derg!’de yer alan yazı formatına uygun olarak yazıya eklemes! gerekl!d!r.

4. Kurum, e-posta adres!, ORCID ve makalen!n gönder!m tar!h! (ön düzeltmeden sonrak! gönder!m esas alınarak) b!lg!ler!n!n bel!rt!lmes! zorunlu olup aynı sırada makalen!n !lk sayfasına d!pnot olarak eklenmel!d!r. 5. Derg!’n!n bel!rled!ğ! yazı formatı dışında kalan kısımlar, yazıdan çıkarılmalıdır (kapak, !ç!ndek!ler, kısaltmalar vs. kısımlar). 6. Yazının !lk sayfasında makalen!n başlığı, İng!l!zce başlık, özet, anahtar kel!meler, İng!l!zce özet ve İng!l!zce anahtar kel!meler bölümler!ne bel!rt!len sırada yer ver!lmel!, bu bölümler çok uzun !se kısaltılmalıdır. 7. D!pnot numaralandırmaları, noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) sonra yapılmalıdır. 8. D!pnotlarda ve kaynakçada, koyu renkle, altı ç!z!l! ve/veya !tal!k yazılan kısımlar (yayın kurallarında !tal!k yazılacağı bel!rt!lenler har!ç) düzelt!lmel! ve !nternet kaynaklarındak! alt ç!zg!ler kaldırılmalıdır. 9. D!pnotlar sayfa altında göster!lmel!, d!pnotlarda, yazarın adı soyadı şekl!ndek! düzene uyulmalı, yazar ad ve soyadının sadece baş har&er! büyük ve ad soyadının sonunda sadece v!rgül olmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, Ver!len kaynak makale !se makale adı ç!ft tırnak !ç!ne alınmalı, sadece eser adı !tal!k ver!lmel!, yayınev!, !l!, baskı yılı ve sayfa sayısı sırasıyla yazılmalıdır. Örneğ!n: Faruk Erem, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. 10. Yazının kaynakça kısmında, yazarın soyadı adı şekl!ndek! düzene uyulmalı, varsa numaralandırmalar kaldırılmalı, yazar soyadı ve adının sadece sonuna v!rgül konmalıdır. Örneğ!n: Erem Faruk, “Ceza Hukukunda Meslek Sırrı”, AÜHF Derg!s!, Ankara 1943, C. x, S. x, s. xx. Kaynakça kısmı; K!taplar, Makaleler, Mahkeme Kararları, İnternet Kaynakları, D!ğer Kaynaklar g!b! bölümlere ayrılarak yazılmalıdır. 11. D!pnotlarda ve kaynakçada yazar ve eser adlarının doğru yazıldığından em!n olunmalıdır. İmla ve Yazım Kuralları Aşağıdak! hususlar (yazı metn!, alıntı met!n, d!pnot ve kaynakça dah!l olmak üzere) gözden geç!r!lerek uygun olmayan kısımlar düzelt!lmel!d!r: 1. Kurum, kuruluş, kurul, b!rleş!m, oturum ve !ş yer!, kanun, yönetmel!k, anlaşma, sözleşme adlarına gelen ekler!n kesme !şaret!yle ayrılması, Örneğ!n: Anayasa Mahkemes!’n!n, Avukatlık Kanunu’nun, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmes!’n!n 2. Eş anlamlı kel!melerden b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde yeknesaklığın sağlanması !ç!n yazının tamamında sadece b!r!n!n kullanılması, Örneğ!n: Yasa veya kanun kel!meler!nden b!r!n!n terc!h ed!l!p kullanılması 3. Rakamlardan sonra gelen kel!meler!n küçük har&e başlaması, Örneğ!n: 5237 sayılı Kanun, Avukatlık Kanunu’nun 34. maddes!, 19. yüzyıl, 01.01.2019 tar!hl!, 2. baskı 4. Alm. (Almanca), İng. (İng!l!zce), Oğuzlar Mah. Prof. (Profesör), Dr. (Doktor), Av. (Avukat), haz. (hazırlayan), çev. (çev!ren) g!b! kısaltmalar har!ç olmak üzere SGK, TTK, 13. CD, YHGK, TCK g!b! kısaltmalarda nokta kullanılmaması, 5. Kısaltmalarda takıların kısaltma okunuşuna göre ver!lmes!, Örneğ!n: TCK’nın, İYUK’un

6. Kısaltmaların b!rden fazla kullanılış şekl! varsa b!r!n!n terc!h ed!lmes! ve met!n !ç!nde ve d!pnotlarda aynı şek!lde kullanılması, Örneğ!n: syf., sh., s.’den b!r!n!n terc!h ed!lmes! 7. Noktalama !şaretler!n!n (özell!kle tırnak !şaret! ve kesme !şaret!n!n) yazının her yer!nde aynı karakterde yazılmış olmasına özen göster!lmes!, 8. Tar!h yazılışında 01.01.2019 şekl!ndek! kullanımın terc!h ed!lmes!, 9. 1. veya 1’!nc! yazılışından b!r!n!n terc!h ed!lmes!, 10. Tezcan/ Erdem/ Önok, şekl!nde yazılışın değ!l aralık ver!lmeden Tezcan/ Erdem/ Önok şekl!nde yazılışın terc!h ed!lmes!, 11. Noktalama !şaretler!nden (nokta, v!rgül, noktalı v!rgül, üç nokta, ünlem, soru !şaret! vs. noktalama !şaretler!nden) ve her kel!meden sonra b!r harf boşluk bırakılmasına özen göster!lmes!, 12. Yazı !ç!nde kullanılacak kısaltmalara; !lk sefer!nde açık hal!yle b!rl!kte parantez !ç!nde kısaltılmış hal!, sonrasında sadece kısaltılmış hal! olmak üzere yer ver!lmes!, 13. Farklı kaynaklardan alıntı yapılmasından kaynaklanan her türlü farklı yazımın kontrol ed!lerek yeknesaklığın, yazı düzen!n!n sağlanması. Et!k İlkeler 1. Yazar tarafından başka b!r yazara a!t yazının kend!ne a!tm!ş g!b! gönder!lmes! veya gönder!len yazıda büyük/küçük oranda atıf yapılmadan alıntı yapılmış olması veya yazının tamamına yakınının, atıf yapılsa da başka b!r yazı/yazılardan oluşması; k!ş!ye özgü b!r durum olup sorumluluk tamamen yazara a!tt!r. 2. Yazı, !nt!hal, sahtec!l!k, çarpıtma, tekrar yayın, d!l!mleme, haksız yazarlık ve d!ğer et!k !hlal! türler!n! !çermemel!d!r. 3. Yazarın gönderd!ğ! çalışmanın özgün olması Derg! kr!terler!n!n başında gelmekted!r. 4. Yayınlanmak üzere gönder!len çalışmanın herhang! b!r nedenle Derg!’den çek!lmek !stenmes! hal!nde yazıyla (ma!lle) derhal b!ld!r!lmes! gerek!r. 5. Hakem değerlend!rme sürec! tamamlanmış b!r makale, makul b!r gerekçe göster!lmeks!z!n yazarı tarafından ger! çek!lmemel!d!r. 6. Makalede araştırma ve yayın et!ğ!ne uyulduğuna da!r !fadeye yer ver!lmel!d!r. 7. TR D!z!n kr!terler! gereğ!, et!k kurul !zn! gerekt!ren çalışmalarda, !z!nle !lg!l! b!lg!lere (kurul adı, tar!h ve sayı no) yöntem bölümünde ve ayrıca makale !lk/son sayfasında yer ver!lmel!d!r. Olgu sunumlarında, b!lg!lend!r!lm!ş gönüllü olur/onam formunun !mzalatıldığına da!r b!lg! makalede yer almalıdır. Kullanılan f!k!r ve sanat eserler! !ç!n tel!f hakları düzenlemeler!ne uyulması gerekmekted!r. 8. Derg! tarafından farklı kurumlardan, görüş b!ld!rd!kler! konunun uzmanı olan hakemler atanmalı, tarafsızlık ve çeş!tl!l!k !lkeler!ne d!kkat ed!lmel!d!r. Hakemler, değerlend!r!len yazı sah!b!n!n tab! olduğu et!k kurallara bağlı ve bu kuralları t!t!zl!kle uygulamak durumunda olmalıdırlar. Derg!’de yayınlanmış makalelerde kurum ve yazar çeş!tl!l!ğ!ne özen göster!lmel!, araştırma ve yayın et!ğ!ne uygun olmayan yazılar kabul ed!lmemel!d!r.

İÇİNDEKİLER / CONTENTS BAŞKAN’DAN / FROM the PRESIDENT HAKEMLİ MAKALELER / REFEREED ARTICLES 1 Ayşen SEYMEN ÇAKAR Kız Çocuklarına Yönelik Kesişimsel Ayrımcılık / Intersectional Discrimination Against Girls 25 Ezgi AYGÜN EŞİTLİ Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi Suçu Kapsamında Uzlaştırmacının Cezai Sorumluluğu / Criminal Responsibility of the Conciliator under the Crime of Failure by a Public Officer Report the Crime 55 Özgür KIZILTOPRAK İcra Satış İşlemlerindeki Vergi Uyuşmazlıklarında Görevli Yargı Yeri / Jurisdiction for Tax Disputes in Enforcement Turnovers 75 Emin GİTMEZ Akıllı Sözleşmeler: Fırsat Mı, Tehdit Mi? Avukatlık Mesleği Açısından Bir İnceleme / Smart Contracts: Opportunity or Threat? A Review in Terms of the Lawyer Professı̇on 105 Şebnem NEBİOĞLU ÖNER Güncel Yargı Kararları Bağlamında Aşkın Zarar / Excess Damage in the Context Of Current Case Law 137 Alptekin Burak BOYDAK İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası Bakımından Koronavirüs Özelinde Salgın Hastalıkların Değerlendirilmesi / Analysis of Epidemic Diseases in the Coronavirus Specification in Terms of Occupational Accident and Occupational Disease Insurance 157 Murat BALCI / Sinem TURAN Futbolda Hakem Hatası ve Kural Hatası / Referee’s Error and Violation of a Rule in Football 173 Banu ŞİT KÖŞGEROĞLU Başlıca Tahkim Merkezlerinin Kuralları Uyarınca Milletlerarası Ticarî Tahkimde Üçüncü Kişilerin Davaya Dahil Edilmesi (Joinder) ve Davaya Katılması (Intervention) Joinder and Intervention of Third Parties in International Commercial Arbitration under the Rules of Leading Arbitral Institutions

203 Işıl EGEMEN DEMİR Uluslararası Yatırım Hukukunda Vakıa Tespiti / Fact-Finding in International Investment Law 231 Murat KORKMAZ / Ayhan AYTAÇ / Hasan Basri KORUKLUOĞLU Danıştay Dairelerinin Faaliyetlerindeki Başarısına İlişkin Bir İnceleme: Panel Veri Zaman Serisi Analizleri / An Investigation on the Success of the Departments of the Council of Consultant in the Operations: Panel Data Time Series Analysis MAKALELER / ARTICLES 249 Muhammet ÖZEKES / Efe DIRENİSA Deprem ve Benzeri Felâket Durumlarında Medenî Usûl Hukuku Sorunları Hakkında Değerlendirmeler / Thoughts on Civil Procedural Aspects of Earthquakes and Other Natural Disasters 305 A. Füsun ARSAVA Uluslararası Hukukun Anayasallaşması Sürecinde AB Örneği / The Case of the EU in the Process of Constitutionalization of International Law

KIZ ÇOCUKLARINA YÖNELİK KESİŞİMSEL AYRIMCILIK* INTERSECTIONAL DISCRIMINATION AGAINST GIRLS Kadın doğulmaz: Kadın olunur. İnsan dişisinin toplum içinde büründüğü biçimi belirleyen hiçbir biyolojik, ruhsal, ekonomik yazgı yoktur; …kadınsı diye nitelendirilen bu ürünü yaratan, uygarlığın bütünüdür.** Ayşen SEYMEN ÇAKAR*** Özet: Kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılık, yaş ve cinsiyet unsurlarının birleştirilmesi suretiyle kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen ayrımcı muamelelerdir. Bu ayrımcılık türüne gerek tarihsel gerekse güncel pek çok örnek verilmesi mümkündür. Bu örnekler, kız çocuklarının birçok insan hakkını ihlal eden, insan onuruna ve insan hakları anlayışına aykırı uygulamalardır. Uygulamaların altında yatan en temel sebep ise toplumsal cinsiyet kalıplarıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmadıkça, kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılığın da son bulması olası görünmemektedir. Söz konusu kalıplar sebebiyle kız çocukları hem çocuk olmanın hem de ileride kadın olacak olmanın getirdiği yükün altında ezilmektedirler. Sorunun çözülmesi açısından atılması gereken en önemli adım, insan hakları eğitiminin yaygınlaştırılarak daha etkin bir hale getirilmesidir. Bu noktada hem devletlere ve hem de uluslararası örgütlere önemli bir görev düşmektedir. Anahtar Kelimeler: Kız Çocukları, İnsan Hakları, Kesişimsel Ayrımcılık, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği * Bu yazı araştırma ve yayın etiğine uygundur. ** Simone De Beauvoir, İkinci Cinsiyet, Cilt II, Fransızcadan Çev. Gülnur Acar Savran, 3. Baskı, Koç Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2021, s. 13. *** Dr. Öğr. Üyesi, Anadolu Üniversitesi, aysenseymencakar@anadolu.edu.tr, ORCID: 0000-0002-3843-6120, Makalenin Gönderim Tarihi: 27.10.2022, Kabul Tarihi: 04.02.2023

2 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk Abstract: Intersectional discrimination against girls is discriminatory treatment against girls by combining age and gender elements. It is possible to give many historical and contemporary examples of this type of discrimination. These examples are practices that violate many human rights of girls, contrary to human dignity and understanding of human rights. The main reason underlying the practices is gender stereotypes. Unless gender inequality is eliminated, intersectional discrimination against girls does not seem likely to end. Because of these stereotypes, girls are crushed under the burden of both being a child and being a woman in the future. The most important step to be taken in terms of solving the problem is to expand human rights education and make it more effective. At this point, both states and international organizations have an important role to play. Keywords: Girls, Human Rights, Intersectional Discrimination, Gender İnequality 1. GİRİŞ Kesişimsel ayrımcılık, birden fazla ayrımcılık ölçütünün bir araya gelmesiyle eskisinden farklı ve daha ağır bir ayrımcılık türünün ortaya çıkmasıdır. Diğer ayrımcılık türlerine nazaran nispeten yeni bir kavram olarak nitelendirilmektedir. İlk ortaya atıldığı 1989 yılından sonra genellikle ırk ve kadın çalışmalarında kullanılan bir kavram olmuştur. Kavramın kullanılmasında en temel unsur, yaş, ırk, cinsiyet gibi farklı ayrımcılık ölçütlerinin bir arada gerçekleşmesidir. Fakat henüz yasal düzenlemelere ve yargısal pratiğe yeterince nüfuz ettiğini söylemek mümkün değildir. Yargı organları, genellikle ayrımcılığı, tek bir ölçüt etrafında yani tek eksenli olarak incelemeye devam etmektedir. Oysaki kesişimsel ayrımcılığın somut olay incelemelerinde kullanılması, pek çok hak ihlalinin tespitine fayda sağlar niteliktedir. Örneğin mahkemeler kız çocuklarına yönelik kesişimsel bir ayrımcılığın gerçekleştiği iddiası ile karşılaştıkları durumlarda, konuya tek eksenli bakış açısıyla yaklaştıklarında, yaş ve cinsiyet unsurlarını ayrı ayrı inceleyeceklerdir. Bu durumda, kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen ayrımcı muamele, erkek çocuklarına gerçekleştirilmediğinden, yaş bakımından bir ayrımcılığın olmadığı tespitinde bulunacaklardır. İkinci inceleme ölçütü olan cinsiyet açısından değerlendirdiklerinde kadınların aynı tür ayrımcı muameleye tabi tutulup tutulmadığını değerlendirecekler ve bu noktada da ihlalin olmadığına karar verecekler ve hak kaybı doğacaktır. Oysaki mahkemeler yaş ve cinsiyet unsurunu bir arada değerlen-

3 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 dirdiğinde söz konusu ayrımcı muameleye yalnızca kız çocuklarının tabi tutulup tutulmadığına bakacak ve bu noktada ihlal kararı verilebilecektir. Dolayısıyla, kesişimsellik yaklaşımı, insan haklarının gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesi bakımından fayda sağlayabilmektedir. Kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılık, yaş ve cinsiyet unsurlarının birleştirilmesi suretiyle kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen ayrımcı muamelelerdir. Bu ayrımcılık türüne gerek tarihsel gerekse güncel pek çok örnek verilmesi mümkündür. Bu örnekler, kız çocuklarının birçok insan hakkını ihlal eden, insan onuruna ve insan hakları anlayışına aykırı uygulamalardır. Uygulamaların altında yatan en temel sebep ise toplumsal cinsiyet kalıplarıdır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ortadan kaldırılmadıkça, kız çocuklarına yönelik kesişimsel ayrımcılığın da son bulması olası görünmemektedir. Söz konusu kalıplar sebebiyle kız çocukları hem çocuk olmanın hem de ileride kadın olacak olmanın getirdiği yükün altında ezilmektedirler. Sorunun çözülmesi açısından atılması gereken en önemli adım, insan hakları eğitiminin yaygınlaştırılarak, daha etkin bir hale getirilmesidir. Bu noktada hem devletlere ve hem de uluslararası örgütlere önemli bir görev düşmektedir. Bu çalışma ile amaçlanan, kesişimsel ayrımcılık kavramını tanıtarak, kız çocuklarının karşılaştıkları kesişimsel ayrımcılığı ve bunun zararlarını ortaya koymaktır. Aynı zamanda, ayrımcılık iddialarını kesişimsel bir yaklaşımla incelemenin önemi de vurgulanmaya çalışılmıştır. Yapılan kaynak taramalarında, kesişimsel ayrımcılığın genellikle engelli kadınlar ya da çalışan kadınlar ekseninde incelendiği görülmüştür. Dolayısıyla mevcut çalışma, kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın kesişimselliğini ortaya koyan az sayıda çalışmadan biridir. Bu bakımdan çalışmanın, araştırmacılara katkı sağlayacağı umulmaktadır. 2. GENEL OLARAK AYRIMCILIK VE TÜRLERİ Ayrımcılık, en yalın ifadesiyle, haklı ve makul bir gerekçe olmaksızın aynı durumda bulunan kişi veya gruplara karşı farklı; farklı durumda bulunan kişi veya gruplara karşı ise aynı muamele edilmesi şeklinde tanımlanabilir. Aristoteles,1 bu durumu, eşit olan kişiler, eşit 1 Aristoteles, Nikomakhos’a Etik, Eski Yunancadan Çev. Furkan Akderin, 5. Baskı, Say Yayınları, İstanbul, 2022, s. 110.

4 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk olmayan haklara ya da eşit olmayanlar, eşit haklara sahiplerse burada tartışma çıkar ve suçlama olur, ifadesiyle dile getirmektedir. Gerçekten de ayrımcılık yasağı ile eşitlik ilkesi arasında çok sıkı bir bağlantı vardır. Adeta bir madalyonun iki yüzü ya da siyam ikizleri oldukları söylenebilir.2 Anayasa Mahkemesi de eşitlik ilkesinin, somut bir ölçü norm olarak ayrımcılık yasağını da içerdiğini belirtmiştir.3 Ayrımcı muamelenin, bir kişi veya gruba yönelik ayırma, dışlama, kısıtlama veya tercihe tabi tutma şeklinde gerçekleşmesi gerekir.4 Ayrıca muamele farklılığının, nesnel ve makul bir gerekçesi de bulunmamalıdır.5 Ayrımcılık, doğrudan-dolaylı ayrımcılık, yapısal ayrımcılık, çoklu ayrımcılık, kesişimsel ayrımcılık gibi çeşitli türlere ayrılabilir. Doğrudan ayrımcılık eşit olmayan muamele vakalarıyla ilgilenirken, dolaylı ayrımcılık sonuçların eşitsizliğiyle ilgilenir.6 Doğrudan ayrımcılık, farklı muamele kavramıyla ifade edilirken, dolaylı ayrımcılık ise farklı etki kavramıyla açıklanır. Doğrudan ayrımcılık, belirli bir özelliğe sahip oldukları için bazı kişileri açıkça daha elverişsiz muameleye tabi tutan kuralları ifade etmektedir.7 Dolaylı ayrımcılık, görünüşte tarafsız hükümler, politikalar veya uygulamaların, belirli bir grubun üyelerini, daha olumsuz etkilediği durumları ifade etmektedir.8 Daha açık bir ifadeyle, aynı durumda bulunan kişi veya gruplara yönelik haklı ve makul olmayan farklı muamele doğrudan ayrımcılık olarak tanımlanır. Dolaylı ayrımcılıkta ise muamele farklılığı olmamakla birlikte, 2 Mesut Gülmez, “İnsan Haklarında Ayrımcılık Yasaklı Eşitlik İlkesi: Aykırı Düşünceler”, Çalışma ve Toplum, S. 2, 2010, s. 221. 3 Anayasa Mahkemesi Birinci Bölüm, “Burcu Reis Başvurusu”, Başvuru No: 2016/5824, Karar Tarihi: 28.12.2021, para. 34, https://kararlarbilgibankasi. anayasa.gov.tr/BB/2016/5824? KelimeAra%5B%5D=ayr%C4 %B1mc%C4 %B1l%C 4 %B1k/E.T. 09. 02. 2022. 4 Council of Europe, “Intersectionality and Multiple Discrimination”, https:// www.coe.int/en/web/gender-matters/intersectionality-and-multiplediscrimination/E. T. 25.07.2022. 5 AİHM, “Dhahbi v. Italy”, Başvuru No: 17120/09, Karar Tarihi: 08.04.2014, s. 2, https://hudoc.echr.coe. int/eng#{%22fulltext%22:[%22Dhahbi%20v.%20Italy%2 2],%22documentcollectionid2%22:[%22GRANDCHAMBER%22,%22CHAMBER %22],%22itemid%22:[%22001-169377 %22]}/E.T. 25.07.2022. 6 Hugo Cossette-Lefebvre, “Direct and Indirect Discrimination: A Defense of the Disparate Impact Model”, Public Affairs Quarterly, Vol. 34, No. 4, October 2020, s. 340. 7 Sophia Moreau, “What is Discrimination”, Philosophy & Public Affairs, Vol. 38, No. 2, Spring 2010, s. 154. 8 Cossette-Lefebvre, a.g.m., s. 341-342.

5 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 farklılık kişiler ya da gruplar arasındadır. Dolayısıyla farklı durumda bulunan kişi ya da gruplara uygulanan aynı muamele, bu kişi veya gruplar üzerinde farklı etki yaparak, sonuçların eşitsizliğine yani dolaylı ayrımcılığa yol açacaktır. Yapısal ayrımcılık, toplumların işleyiş biçimlerine dokunan ve eşit fırsatlara ve gerçek eşitliğe ulaşmada engeller yaratan normlar, rutinler, tutum ve davranış kalıpları aracılığıyla işlemektedir.9 Örneğin belirli kişi veya gruplara yönelik tarihsel olarak uzun bir geçmişe sahip ve kalıplaşmış önyargıların ve bu önyargılara dayalı muamelelerin yapısal ayrımcılık oluşturduğu söylenebilir. Belirli kişi veya gruplara yönelik zararlı gelenekler bu grupta sayılabilir. Toplumsal cinsiyet kalıpları ve bu kalıplar sebebiyle uygulanan ayrımcı muameleler de bu gruptadır. Ayrımcılığın diğer bir türü de kesişimsel ayrımcılıktır. Kesişimsel ayrımcılık, mevcut çalışmanın konusunu oluşturduğu için ayrı bir başlık altında ve daha detaylı incelenmesi gereği duyulmuştur. Bu sebeple söz konusu ayrımcılık türüne aşağıda ayrıca yer verilecektir. 3. KESİŞİMSEL AYRIMCILIK Kesişimsel ayrımcılık, bir araya geldiğinde tek başına olan herhangi bir ayrımcılık biçiminden farklı ve benzersiz bir şey üreten çeşitli baskıların birleşimi olarak tanımlanmaktadır.10 Kesişimsel ayrımcılık, iki veya daha fazla ölçütün aynı anda ve birbirinden ayrılamaz bir şekilde etkileşime girerek farklı ve spesifik ayrımcılık biçimleri ürettiğinde gerçekleşir.11 Günümüzde gerek uluslararası hukukta ve gerekse ulusal hukuk sistemlerinde eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı hukuki düzenlemelere kavuşmuş durumdadır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılı9 Council of Europe, a.g.m. 10 Ontario Human Rights Commission, “An Introduction to the Intersectional Approach”, https://www.ohrc.on. ca/en/intersectional-approach-discriminationaddressing-multiple-grounds-human-rights-claims/introduction-int ersectionalapproach#:~:text=The%20concept%20of%20’intersectionality’%20has, takes%20 into%20account% 20the%20historical%2C/E. T. 25.07.2022. 11 Council of Europe, a.g.m.

6 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk ğın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası bu düzenlemelerden yalnızca birkaçıdır. Söz konusu düzenlemelerde ayrımcılık yasağının, kanun önünde eşitlik ilkesinin zıttı olarak yer aldığı görülmektedir. Kanun önünde eşitlik ilkesi, herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi düşünce vs. herhangi bir ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit kabul edilmesidir. Dolayısıyla söz konusu hukuki düzenlemelerde ayrımcılık yasağı da hiç kimseye ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi düşünce vs. bakımlarından ayrım yapılmaması şeklinde yer almaktadır. Söz konusu hukuki düzenlemelerde yer alan eşit davranma yükümü ya da ayrım yapma yasağı, devlete yüklenen bir ödevdir. Görüldüğü gibi söz konusu düzenlemelerde birçok ayrımcılık ölçütü yer almakta ve sınırlı bir sayım yapılmamaktadır. İşte, kesişimsel ayrımcılık, bu ayrımcılık ölçütlerinden birkaçının bir araya gelerek yeni, benzersiz ve daha ağır bir ayrımcılık oluşturması durumudur. Kesişimsellik terimini ilk olarak Amerikalı hukuk profesörü Kimberlé Crenshaw, 1989 yılında, Amerika’da Afrika kökenli kadınlara yönelik gerçekleştirilen ayrımcılığı ifade etmek üzere kullanmıştır. Crenshaw,12 kesişimsel feminizmi “çeşitli eşitsizlik biçimlerinin sıklıkla birlikte gerçekleştiği ve birbirini şiddetlendirdiği yolu görmek için bir prizma” olarak açıklamıştır. Yani kesişimsellik teorisi, baskının sadece tek bir türde olmadığını, farklı birçok baskı türlerinin olduğunu ve bunların da hep birlikte eşitsizlik yarattığını hatırlatmaktadır.13 Terim ilk ortaya çıktığı dönemde sıklıkla ırk ayrımcılığının cinsiyet temelli uygulandığı vakaların incelenmesinde kullanılmıştır. Kesişimsel ayrımcılık, birbirinden ayrılamaz şekilde aynı anda işleyen ve birbiriyle etkileşime giren birçok kişisel nitelikler veya kim12 United Nations Women, “Intersectional Feminism: What It Means and Why It Matters Right Now”, 1 July 2020, https://www.unwomen.org/en/news/ stories/2020/6/explainer-intersectional-feminism-what-it-means-and-why-itmatters/E.T. 25.07.2022. 13 Ayşenur Merve Şafak Uzun, Kesişimsellik Bağlamında Akademik Alanda Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Analizi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2019, s. 38.

7 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 liksel özellikler temelinde gerçekleşmektedir.14 Kimlik ve ayrımcılık kavramları birbirleriyle yakın ilişki içindedir. Kişiler bazen kimliklerinde yer alan bir özellik sebebiyle ayrımcı muameleye tabi tutulurken bazen de birden çok kimlik özelliğinin bir araya gelmesi sebebiyle ayrımcılığa uğramaktadır ki bu noktada kesişimsel ayrımcılık söz konusu olmaktadır. Örneğin bir kişi yalnızca yaşı sebebiyle örneğin çocuk olması sebebiyle ayrımcılığa uğrayabilirken bazen de örneğin yaşı ve ırkının birleşmesi sonucu farklı bir ayrımcılığa uğrayabilir. Yani ilk durumda kişi, çocuk olması sebebiyle ayrımcılığa uğrarken, ikincisinde belirli bir ırka mensup çocuk olması sebebiyle ayrımcılığa uğramaktadır. Bu ikinci örnekte, söz konusu ırka mensup olmayan diğer çocukların ya da o ırka mensup yetişkinlerin ayrımcı muameleye tabi tutulması söz konusu değildir. Ayrımcılığa uğrayan, yalnızca o ırka mensup olan çocuklardır. Dolayısıyla, bu bir kesişimsel ayrımcılık örneğidir. Crenshaw’a göre kimlik siyasetiyle ilgili sorun, bazı eleştirmenlerin iddia ettiği gibi farklılığı aşmada başarısız olması değil, tam tersi, sık sık grup içi farklılıkları bir araya getirmesi veya görmezden gelmesidir. Kadına yönelik şiddet bağlamında, kimlik politikalarındaki bu farklılığın ortadan kaldırılması sorunludur, çünkü temelde birçok kadının maruz kaldığı şiddet genellikle kimliklerinin ırk ve sınıf gibi diğer boyutları tarafından şekillendirilmektedir.15 Crenshaw’ın, burada vurguladığı nokta, bir grup içerisinde de belirli farklılıkların olduğu ve bazen söz konusu grubun tamamen değil yalnızca diğerlerinden ayrılan bazı özellikleri sebebiyle belirli grup üyelerinin ayrımcı muamelelere tabi tutulduğudur. Hatta öyle ki söz konusu farklı özelliklere sahip grup üyeleri, yalnızca grup dışındaki kişiler tarafından değil grup içinde yer alan kişiler tarafından dahi ayrımcı muameleye tabi tutulabilmektedir. Bu durumu, feminist teoriler kapsamında örneklendirebilmek mümkündür. Şöyle ki ikinci dalga kadın hareketinde, tüm kadınların kız kardeşliği tezinden hareket edilmiş; yani kadınlar tek bir grup olarak değerlendirilmiştir. Zamanla, bu grubun içerisinde 14 European Institute for Gender Equality, “Intersectional Discrimination”, https:// eige.europa.eu/thesaurus/terms/ 1492/E.T. 25.07.2022. 15 Kimberlé Crenshaw, “Mapping the Margins: Intersectionality, Identity Politics and Violence Against Women of Color”, Stanford Law Review, Vol. 43, No. 6, Jul. 1991, s. 1242.

8 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk de farklılıkların olduğu ve bu grubun homojen bir yapıda olmadığı anlaşılmıştır. Hatta söz konusu farklılıklar sebebiyle bazı kadınların, yalnızca erkekler tarafından değil kadınlar tarafından da ayrımcılığa uğratıldıkları anlaşıldıkça, ikinci dalga kadın hareketlerine tepkiler doğmuş ve üçüncü dalga kadın hareketi ortaya çıkmıştır. İşte kesişimsel ayrımcılık, üçüncü dalga kadın hareketi içerisinde kendisine böylece yer bulmuştur. Postmodern feminizm olarak da adlandırılan bu yaklaşıma göre, kadınlar grubu içerisinde de bazı kadınlar cinsiyetleri ve yoksullukları, bazıları cinsiyetleri ve ırkları gibi farklı ölçütlerin bir araya gelmesi sebebiyle ayrımcılığa uğramaktadır. Bu noktada Afrika kökenli kadınların ya da Müslüman kadınların, yalnızca erkekler tarafından değil örneğin Batılı kadınlar, hatta Batılı kadın hakları savunucuları tarafından dahi ayrımcı muameleye tabi tutuldukları sıklıkla dile getirilmektedir. Kesişimsel ayrımcılık görece yeni bir kavramdır ve şu anda geniş çapta kabul edilse de henüz hukuki düzenlemelere ve yasal uygulamaya tam olarak yansımamıştır.16 Uluslararası hukuk ve politika çevreleri geleneksel olarak ayrımcılığı tek eksenli bir açısıyla yani ayrımcılığın tek bir ölçütüyle ele almaktadır. Bu sınırlı ve parçalı yaklaşımlar, hukuk kurumlarının şu anda kesişimsel ayrımcılık vakalarını ele almak için nasıl yetersiz bir donanıma sahip olduğunu göstermektedir.17 Ayrımcılığın birden fazla gerekçesine kesişimsel bir yaklaşım uygulamak çok sayıda avantaja sahiptir. İnsanların ayrımcılığı nasıl deneyimlediğinin karmaşıklığını, ayrımcılık deneyiminin benzersiz olabileceğini kabul eder ve grubun sosyal ve tarihsel bağlamını dikkate alır. Kesişimsel ayrımcılık vakaları ortaya çıktığında, kesişimsellik analizinden yararlanmak, soruşturmalardan davalara kadar şikayetlerin ele alınmasında ve ilgili politikaların geliştirilmesinde büyük yararlar sağlayacaktır.18 Yargı organları, genellikle ayrımcılığı, tek bir ölçüt etrafında yani tek eksenli olarak incelemeye devam etmektedir. Oysaki kesişimsel 16 Council of Europe, a.g.m. 17 Center for Intersectional Justice-European Network Against Racism, “Intersecional Discrimination in Europe: Relevance, Challenges and Ways Forward”, 2019, s. 20, https://www.intersectionaljustice.org/img/ intersectionality-report-FINAL_ yizq4j.pdf/E.T. 25.07.2022. 18 Ontario Human Rights Commission, a.g.m.

9 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 ayrımcılığın somut olay incelemelerinde kullanılması pek çok hak ihlalinin tespitine fayda sağlar niteliktedir. Örneğin mahkemeler kız çocuklarına yönelik kesişimsel bir ayrımcılığın gerçekleştiği iddiası ile karşılaştıkları durumlarda, konuya tek eksenli bakış açısıyla yaklaştıklarında, yaş ve cinsiyet unsurlarını ayrı ayrı inceleyeceklerdir. Bu durumda, kız çocuklarına yönelik gerçekleştirilen ayrımcı muamele, erkek çocuklarına gerçekleştirilmediğinden, yaş bakımından bir ayrımcılığın olmadığı tespitinde bulunacaklardır. İkinci inceleme ölçütü olan cinsiyet açısından değerlendirdiklerinde kadınların aynı tür ayrımcı muameleye tabi tutulup tutulmadığını değerlendirecekler ve bu noktada da ihlalin olmadığına karar verecekler ve hak kaybı doğacaktır. Oysaki mahkemeler yaş ve cinsiyet unsurunu bir arada değerlendirdiğinde söz konusu ayrımcı muameleye yalnızca kız çocuklarının tabi tutulup tutulmadığına bakacak ve bu noktada ihlal kararı verebilecektir. Örneği biraz daha açmak gerekirse, bir şirkette stajyer öğrenci alımlarında yalnızca erkek öğrenciler tercih edilmektedir. Fakat bu işyerinde yetişkin kadınlar da çalışmaktadır. Dolayısıyla somut olay incelemesinde tek eksenli bakış açısıyla hareket edildiğinde, yaş bakımından bir ayrımcılık bulunmamaktadır. Çünkü 18 yaşın altında erkekler yani erkek çocukları stajyer olarak görev alabilmektedir. Yalnızca cinsiyet eksenli bakıldığında da ayrımcılık bulunmamaktadır çünkü kadınlar bu işletmede çalışabilmektedir. Dolayısıyla tek eksenli bakış açısıyla hareket edildiğinde insan haklarının ihlali yönünde bir tespit kararı verilmemesi mümkündür. Oysaki konu kesişimsel yaklaşımla ele alındığında, söz konusu işletmede kız çocuklarının stajyer olarak görev alamadığı ve bu noktada kesişimsel ayrımcılığın yapıldığı tespit edilecektir. 3.1. Kız Çocuklarına Yönelik Kesişimsel Ayrımcılık Çocukluk kavramı, tarih içinde toplumun inançlarına, ekonomilerine ve kültürlerine göre değişen bir kavram olarak yer almaktadır.19 Diğer bir deyişle çocukluk biyolojik ve psikolojik olduğu kadar kül19 Selen Acehan, Ayşegül Bilen, Mehmet Oğuzhan Ay, Müge Gülen, Akkan Avci ve Ferhat İçme, “Çocuk İstismarı ve İhmalinin Değerlendirilmesi”, Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, C. 22, S. 4, 2013, s. 592.

10 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk türel bir olgudur. Çocuk ve çocukluk tarih biliminin de her daim ilgi alanında yer almıştır.20 Bilimsel alandaki ilerlemeler, insan hakları konusunda yapılan çalışmalar ile çocuğa ait bütün tanım ve kavramlar değişim geçirmiştir. Çocukluk kavramı uzun yıllar boyunca henüz yetişkin olmamış, kendi kararlarını alamayan, biyolojik bir geçiş dönemi olarak tanımlanmıştır.21 Dolayısıyla, çocuk terimi tanımlanırken sosyoloji, hukuk, tıp vs. farklı alanlarda farklı niteliklerin ön plana çıkarılması mümkün olabilmektedir. Çocuk henüz bedensel, ruhsal ve sosyal yönlerden erginliğe ve olgunluğa ulaşmamış bireydir.22 Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin yapmış olduğu çocuk tanımına göre ise kendisine uygulanan kanun uyarınca daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, 18 yaşına kadar olan her insan çocuktur.23 Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, ikinci maddesinde ırk, renk cinsiyet vs. temelinde ayrımcılığı mutlak olarak yasaklamaktadır.24 Cinsiyet açısından değerlendirildiğinde kız çocukları ile erkek çocukları arasında, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de yer alan hakların tanınması ve etkin bir şekilde kullanılması bakımından ayrım yapmama yükümlülüğü taraf devletlere yüklenmiştir. Söz konusu yükümlülüğün, yalnızca devletin, kamu görevlileri eliyle ayrımcı muamele yapmaması şeklinde dar yorumlanması mümkün değildir. İnsan hakları alanında devletin üç tür yükümlülüğü bulunmaktadır. Bunlar, saygı duyma, koruma ve yerine getirme yükümlülüğüdür. Yukarıda belirtildiği şekliyle, devlet eliyle çocuklar arasında ayrımcı muamele uygulanması, saygı yükümlülüğünün ihlali anlamına gelir. Çünkü negatif bir yükümlülük olarak saygı yükümlülüğü, devlete, “ihlal etmeme” ödevi yükler. Fakat insan haklarının muhatabının devlet olması, insan haklarının yalnızca devlet tarafından ihlal edilebileceği anlamına gelmemektedir. İnsan hakları, yine insanlar tarafından 20 Zeynep Berna, Erdiller Yatmaz, Ersoy Erdemir ve Fetiye Erbil, “Çocuk ve Çocukluk: Okul Öncesi Öğretmen Adayları Anlatıyor”, Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi, C. 6, S. 3, 2018, s. 286. 21 Mehmet Sağlam ve Neriman Aral, “Tarihsel Süreç İçerisinde Çocuk ve Çocukluk Kavramları”, Çocuk ve Medeniyet, C. 1, S. 2, 2016, s. 43. 22 Umut C. Karadoğan, “Çocuk ve Çocukluk Kavramının Tarihsel Süreçte Değerlendirilmesi”, Çocuk ve Medeniyet, C. 4, S. 7, 2019, s. 196. 23 Birleşmiş Milletler, “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”, 1989, https://www.unicef. org/turkey/ %C3%A7ocuk-haklar%C4%B1na-dair-s%C3%B6zle%C5%9 Fme/ E.T. 25.07.2022. 24 Birleşmiş Milletler, “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”.

11 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 ihlal edilebilmektedir. Böyle bir durumda da devletin sorumluluğu ortadan kalkmamakta, tam aksine koruma sorumluluğu devreye girmektedir. Devlet, insan haklarının, kişiler, gruplar ya da terör örgütleri eliyle ihlal edilmesini önlemek ve kişileri bu tür saldırılara karşı korumak yükümlülüğünü haizdir. Koruma yükümlülüğü, kadınların ve kız çocuklarının insan hakları noktasında büyük önem arz etmektedir. Çünkü kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin kamusal alandan ziyade özel alanda gerçekleştirildiği malumdur. Ev içi şiddet; ataerkil toplum yapısı, aile mahremiyeti, aile şerefi, namus vs. kavram ya da paravanlar altında çoğu zaman gizli kalmakta ya da örtbas edilmektedir. Yine toplumsal cinsiyet kalıpları sebebiyle kadının çalışmasının genellikle ev içiyle sınırlı kalması, kadın emeğinin değerinin sorgulanmasına, kadının ekonomik ve sosyal sömürüye uğramasına yol açmaktadır. Ev içinde yani özel alanda kadınların ve kız çocuklarının maruz kaldıkları daha pek çok şiddet ve ayrımcılık örneği verebilmek mümkündür. Burada vurgulanmak istenen ise insan haklarının muhatabı olarak devletin yalnızca kamusal alanda değil özel alanda gerçekleşen ayrımcılık ve şiddeti de önleme yükümlülüğü altında olmasıdır ki bunun hukuki dayanağı koruma sorumluluğudur. Devletin insan hakları alanında diğer bir yükümlülüğü ise yerine getirme yükümlülüğüdür. Bu yükümlülük uyarınca devlet, yasal ve idari düzenlemeler oluşturmak, bu düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve insan hakları alanında ihlaller ortaya çıktığında etkin soruşturma ve yargılama yapmak yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülüğün tam olarak yerine getirilebilmesi için devletin, ilgili yasal, idari ya da yargısal mekanizmaları da oluşturmuş olması gereklidir. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’de belirtildiği gibi çocuklar arasında cinsiyet temelli ayrımcılık yapmak yasaktır ve bu tür ayrımcılığı önlemek devletin görevidir. Kız çocukları, çocuklara yönelik cinsiyet temelli ayrımcılığın mağduru olabilecekleri gibi kadına yönelik ayrımcı bazı muamelelerin de mağduru olabilmektedirler. Henüz ruhsal ve bedensel gelişimlerini tamamlamamış olmaları sebebiyle bir kadın olarak değerlendirilmemekle birlikte, cinsiyetleri sebebiyle uğradıkları bu ayrımcı muameleler kendine özgü ihlal tipleri oluşturmaktadır.

12 .Õ] dRFXkOaUÕna <|nHOLk .HVLşLPVHO $\UÕPFÕOÕk Çocuk olmayla ilgili mağdur edilebilirlik yanında kız çocukları, kadınların haklarını engelleyen uygulamaların da hedefi olmaktadır. Dolayısıyla kız çocukları hem çocuk olmalarından dolayı hem de cinsiyetlerinden dolayı iki kez mağdur edilmektedirler.25 Hem çocuk olmanın hem de ileride kadın olacak olmanın üzerlerine yükledikleri toplumsal yükün katmerli baskısına uğratılmaktadırlar. O halde kadına yönelik ayrımcılığın ne olduğu noktası üzerinde durmakta da fayda vardır. Kadınların insan hakları ve temel özgürlüklerinin tanınmasını, kadınların bunları kullanmalarını ve bunlardan yararlanmalarını engelleyen veya amaçlayan herhangi bir farklılaştırma, engelleme veya kısıtlama kadınlara karşı ayrımcılıktır.26 Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin birinci maddesinde, kadına yönelik ayrımcılık terimi, medeni hallerinden bağımsız olarak, kadın-erkek eşitliği temelinde siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya başka herhangi bir alanda insan hakları ve temel özgürlüklerin kadınlar için tanınmasını, uygulanmasını ya da gerçekleştirilmesini azaltma ya da ortadan kaldırma etkisi ya da amacı olan cinsiyet temelli dışlanma veya kısıtlanma şeklindeki herhangi bir ayrım anlamında tanımlanmıştır.27 Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın temelinde toplumsal cinsiyet kalıplarının yer aldığı açıktır. Bu kalıplar, toplumsal olarak kurulan ve öğrenilen kalıplardır.28 Söz konusu cinsiyet kalıpları, gelenekler, masallar, şarkılar, atasözleri ve deyimler, hukuk kural25 Gülriz Uygur ve İrem Çağlar Gürgey, “Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Hakları İhlali ve Bunun Bir Örneği Olarak Kadına Yönelik Şiddet”, Ed. Funda Kaya, Nadire Özdemir ve Gülriz Uygur, Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Hakları: Kadına Yönelik Şiddet ve Ev-İçi Şiddet, Savaş Yayınevi, Ankara, 2014, s. 23. 26 Feride Acar, “CEDAW’dan İstanbul Sözleşmesi’ne: Kadınların İnsan Hakları ve Kadınlara Karşı Şiddete İlişkin Uluslararası Standartların Evrimi”, Ed. Funda Kaya, Nadire Özdemir ve Gülriz Uygur, Kadınların ve Kız Çocuklarının İnsan Hakları: Kadına Yönelik Şiddet ve Ev-İçi Şiddet, Savaş Yayınevi, Ankara, 2014, s. 64. 27 United Nations Human Rights Office of the High Commissioner, “Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women”, 18 December 1979, https://www.ohchr.org/en/ instruments-mechanisms/instruments/convention-elimination-all-forms-discrimination-against-women/E. T. 02.07.2022. 28 Kevser Özaydınlık, “Toplumsal Cinsiyet Temelinde Türkiye’de Kadın ve Eğitim”, Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, C. 0, S. 33, Temmuz 2014, s. 94.

13 7BB 'HUJLVL $\şHn 6(<0(1 d$.$5 ları, medya dahil pek çok vasıta ile kuşaktan kuşağa aktarılmaktadır. Örneğin, çocuklara yönelik reklamlar vasıtasıyla da toplumsal cinsiyet kalıpları aktarılmaktadır. Bu reklamlarda erkek çocuklar, işe giden, kahvaltıda gazete okuyan, ailenin geçimini sağlayan, otomobillerle ilgilenen babalarıyla; kız çocuklar ise spor salonunda aerobik yapan, ev kadını olarak kocasının sağlığıyla ilgilenen anneleriyle birlikte ev işleri yapan rollerde yer almaktadırlar.29 Kadınları aşağılayan pek çok mitolojik anlatının başında ise Pandora mitosunun (kadının yaratılış mitosu) geldiğini söylemek mümkündür. İnsanoğlunun, tanrılardan ateşi çalması neticesinde tanrıların çok sinirlendiğini ve tüm tanrıların bir araya gelerek, insanların (yani erkekler kastedilir) başına bela olarak kadını yaratmasının anlatıldığı bu mitosta, kadının bir köpek kalbine ve tilki huyuna sahip olduğu, yalancı bir baş belası olduğu30 gibi vurgular yer alır. Masallarda da kadınlar genellikle, servet ve gösteriş düşkünü, savurgan varlıklar olarak gösterilir. Bir Genci Seven Yaşlı Kadınla Genç Kız adlı masalında Phaedrus,31 söz konusu algıyı, “Kadınlar yolarlar erkekleri, ne türlü yoldan olursa olsun ister sevsinler ister sevilsinler…Çok örnek bize bunu gösterir” şeklinde dile getirir. Kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın en önemli sebeplerinden biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadınların ve kız çocuklarının pek çok hakkını kullanmasının önünde bir engel iken aynı zamanda kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddetin de temel bir etkenidir. Zaten şiddet ile ayrımcılık arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ayrımcılık kavramı, şiddeti içine alan fakat yalnızca şiddetten ibaret olmayan daha üst bir kavramdır. Ama kız çocuklarına yönelik şiddet aynı zamanda kız çocuklarına yönelik bir ayrımcılıktır. Bazen şiddet uygulamak amacıyla ayrımcılık yapılır, bazen de ayrımcılığın bir vasıtası olarak şiddet uygulanır. İki unsurdan hangisinin diğerini tetiklediği ise çoğu zaman anlaşılamaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Opuz-Tür29 Fulya Ezmeci, Esra Tuğba Çoban Söylemez, Esra Akgül ve Berrin Akman, “Çocukların Yer Aldığı Reklamların Çocuklara ve Yetişkinlere Verilen Mesajlar, Roller ve Cinsiyete Yönelik Ayrımcılık Unsurları Açısından İncelenmesi”, Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, S. 26, 2017, s. 273. 30 Hesiodos, Tanrıların Doğuşu İşler ve Günler, Çev. Furkan Akderin, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 2010, s. 49-50. 31 Phaedrus, Ezop Masalları, Çev. Türkan Uzel, 2. Basım, Öteki Yayınevi, Ankara, 2000, s. 50.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1