Türkiye Barolar Birliği Dergisi 166.Sayı

263 TBB Dergisi 2023 (166) 0uKDPPeW (Pin (5D(0Lø yoktur. Buna rağmen doğa durumunda herkes eşittir. Eşitlik; rekabet, güvensizlik, şan ve şerefe dair savaş nedenlerini oluşturur. Herkesin herkesle savaşının sürdüğü bu durumdan çıkış, aklın sunduğu şartları yani barışın şartlarını kabul ederek mümkün olur. Barış şartları ise doğa yasalarıdır. Egemen gücün olmadığı ve doğa durumunda bulunulan süreçte iki temel doğa yasası bulunmaktadır. İnsanın yalnızca insan olmasından kaynaklanan hakları belirleyen yasalardan ilki herkesin her şeye hakkının olduğunu belirtir. Bu kural ile ulaşılan temel doğa yasası, barışı aramak ve izlemek; doğal hak ise tüm amaç ve araçları kullanarak kendimizi korumaktır. İkincisi ise hakkın bırakılması üzerinedir. Hakkın bırakılması ile devletin kurulmasına zemin hazırlanır. Doğa yasalarının takip edilmesi, ölüm korkusu ve rahat yaşam arzusu; insanların sözleşme yaparak haklarını devretmesini sağlar. Ancak cebir uygulayabilecek egemen güç olmadan hakların devredilmesi pratik hayatta anlam ifade etmemektedir. Toplum sözleşmesi ile haklarını karşılıklı devreden insanlar tek bir kişilikte toplanıp, kendilerini temsil edecek egemen güce hak ve yetkilerini devreder. Böylece devlet kurulur. Hobbes’un siyaset felsefesinde İngiltere’deki iç savaşın etkileri görülür. Savaş ortamının hâkim olduğu bu dönemde barış, güçlü bir egemen ve devlet biçimiyle gerçekleşebilir. Hobbes, iç savaşın kuvvetler ayrılığından kaynaklandığını düşünerek egemene mutlak, bölünemez güç tesis eder. Bunu yapabilmek için doğa durumundaki insanı, haklarını devrederek oluşturduğu toplum sözleşmesinin süjesi yapar. Haklarını devreden insan, mutlak güce sahip olan egemene tabi olmakla barış içinde yaşayabilecektir. Devlet biçimleri ise monarşi, demokrasi ve aristokrasi olmak üzere üç tanedir. Kuvvetlerin birliğini ve barışı sağlayacak, savaşı, özellikle iç savaşı engelleyerek doğal duruma dönüşü de engelleyecek olan en güçlü yönetim, monarşidir. Hobbes, bu düşünceleri ile devlet biçimi mutlak monarşi olan ve mutlak güce sahip egemenin yönettiği bir Leviathan’ı, ölümlü tanrı olarak sunar. Döneminin koşullarından etkilenip egemene mutlak güç vererek savaşın engellendiği bir devlet sunumu yapan Hobbes, uyruklara özgürlük alanı bırakmayarak yalnızca barışa odaklanır. Egemenin barışı sağlaması, uyrukların hayatta kalmasını sağlayacaktır. Bununla birlikte uyruklar, insana yanaşır bir hayat sürebilecekler midir? Devletin kurulması sonucunda egemene devredilen hak ve yetkiler tekrar hatırlandığında; uyrukların sözleşme gereği bir kez haklarını devrettiğini ve artık itiraz, eleştiri dahi kabul etmeyen bir sistemin

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1