Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı

229 TBB Dergisi 2018 (135) Fahri Gökçen TANER sındaki farklılıktır. 112 Ceza yargısında tam bir inanış olmadan sanık mahkûm edilemez. Buna karşın hukuk yargısında hâkimin bu düzey- de bir inanışa varması gerekmez, taraflardan birini daha haklı bulma- sı yeterlidir. Eğer toplanması istenilen başka deliller varsa, savcılığın ve ceza yargısının delil toplama imkânlarının hukuk yargısından çok daha fazla olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ceza yargısının elinde; arama, el koyma, telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi gibi delil elde etmeye yönelik son derece etkili koruma tedbirleri vardır. Buna karşın taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu hukuk yargısında hâkimin bu tedbirlere başvurması elbette mümkün değildir. Ancak hâkim, yeri bilinen bir takım delillerin mahkemeye getirilmesi için emir verebilir. Bu durum, özellikle taksirle ölüm ve yaralama olayla- rında her olayın aynı kefeye konulmaması gerektiğini göstermektedir. Belirtmek gerekir ki kaza sonucu meydana gelen ölümler ile yukarıda incelenen tıbbi müdahale sırasında gerçekleşen ölümler birbirlerinden son derece farklıdır. Zira tıbbı müdahale sırasında her zaman bir risk olduğu açık olduğu gibi, müdahaleye ilişkin kayıtların da tutulması esastır. Buna karşın özellikle iş kazalarında, cezai sorumluluğun hangi yetkililerde olduğunun belirlenmesi büyük güçlük arz etmektedir. Bu nedenle ilgililerin, ceza davasında sorumlular veya ayrıntılar ortaya çıkmadan, haksız çıkmayı göze alarak tazminat davası açmasını bek- lemek gerçekçi değildir. Kaldı ki, uygulamada savcılığın yeterince de- lil toplamadan karar verdiği hallerde, kovuşturma davası da etkili bir denetim yolu olamamaktadır. 113 Ayrıca ceza mahkemesinin sahip ol- duğu re’sen araştırma yetkisi 114 ve başvurma imkânı olan koruma ted- birleri olayın aydınlatılması bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle elinde bu imkânlar bulunmayan hukuk mahkemesinde, kişilerin daha yüksek başarı şansı olduğundan da söz edilmez. 112 Feyzioğlu-Taner, s. 160. 113 Ünver-Hakeri, s. 512. 114 Anayasa Mahkemesi de CMK’da yer verilmemesine rağmen hukukumuzda re’sen araştırma ilkesinin var olduğu kanaatindedir: “Diğer taraftan, ceza muhakemesinde mahkeme, dava açıldıktan sonra pasif ko- numda olmayıp, hüküm vermek için yeterli kanaate ulaşıncaya kadar maddi gerçeği araştırmaya devam etmek zorundadır. Resen araştırma ilkesi uyarınca mahkemeler, Cumhuriyet savcısının ortaya koyduğu delillerle bağlı olmadıkları gibi, savcı olma- sa bile kendiliklerinden, hüküm için gerekli tüm araştırmaları yapmak ve tarafların haklarını korumak zorundadırlar.” AYM, E. 2011/43, K. 2012/10, T. 19.1.2012.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1