Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı

28 Bireysel Başvuruda İkincillik İlkesi ve Denetim Yetkisinin Sınırları Sorunu dahi usuli güvencelerin sağlanması hususu denetlenmektedir. AİHM genel anlamda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği veya hakkani- yetsiz yargılama yapıldığına ilişkin şikâyetleri değerlendirirken, 6. maddenin usule ilişkin güvencelerinin olayda gerçekleştiğine işaret ederek, 75 başvuruyu dördüncü derece türü şikâyet vasfında görüp açık- ça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez bulmaktadır. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuruyu kanun yolu (istinaf-tem- yiz) gibi görerek yapılan başvuruları ‘kanun yolu başvurusu’ niteliğin- de değerlendirerek kabul edilemez bulmaktadır. Gerçekten, olgusal bir temeli bulunmayan, delil değerlendirmesini veya karar sonucunu hukuka aykırı görerek ya da soyut olarak yargılamanın hakkaniyetli olmadığını ileri sürerek yapılan başvurular bu niteliktedir. Buna kar- şın AYM bu tür başvuruları incelerken de ilgili usuli güvencelere yö- nelik bir hak ihlalinin olup olmadığını denetlemektedir: “Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüş- lerden bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde iti- raz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğine veya kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilmemiştir.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun yargılamanın hakkaniyete aykırı olduğu yönündeki şikâyetine ilişkin olarak delilleri incele- me ve değerlendirme fırsatı bulduğu ve derece mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizinaçıkça 75 AİHM’nin benzer başvurulardaki gerekçesi şöyledir: “Başvurucu çekişmeli yar- gılama ilkesinden yararlanmış olup, iddialarını sunabilmiş; yargılamanın değişik aşamalarında davasıyla ilgili olduğunu düşündüğü delil ve itirazlarını sunabil- miş; karşı tarafça sunulan delil ve iddialara etkili bir şekilde itiraz edebilme fır- satını bulabilmiş; objektif bir bakışla, uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili bütün iddiaları mahkemeler tarafından gereği gibi dinlenmiş ve incelenmiş; tartışma konusu karar için ayrıntılı olarak maddi olay ve olgularla hukuki nitelen- dirmeye ilişkin gerekçeler gösterilmiş olduğundan, yargılama prosedürü bir bü- tün olarak değerlendirildiğinde adil yargılanma ilkesine uygundur. Somut olayda herhangi bir keyfi durum da saptanmamış olup, dördüncü derece temyiz ince- lemesi niteliğindeki söz konusu şikâyet, Sözleşmenin 35/3a-4 hükmü gereğince reddedilmiştir.”; Akbayır ve diğ. – Türkiye, B. No: 30415/08, 28.6.2011; Valencia Diaz – İspanya, B. No: 22557/09, 23.8.2011; Topa – Moldova, B. No: 12495/05, 6.9.2011; Öncü, 2013. s.403.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1