Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı

332 Roma İmparatorluğu’ndan Günümüze Fideicommissum Familia Sonuç Fideicommissum nesillerin gelecek kaygısıyla ortaya çıkmış bir sis- tem olmakla birlikte, aynı zamanda soyun içinde devamlı olarak karşıt fikirlerin ve anlaşmazlıkların da kaynağı olmaktan geri kalmamıştır. Suçlamalar temel olarak Fideicommissum altındaki malların devredil- mezlik durumunu hedef almış ve bunun sebebi mirasın ekonomik konjonktüre ve aile biçimlenişine uygun şekilde adapte edilememesi olmuştur. Fideicommissumlar ’ın Roma Hukuku ile başlayan ve Orta Çağ ile devam eden serüveni, özellikle Fransız Devrimi’nin feodaliz- me üstün gelmesiyle, uygar hukuk sistemlerinin birçoğunda sona er- miştir. Ülkemizde de Medeni Kanun’un 372. ve onunla uyumlu 521. maddeleri ile Fideicommissum Familia yasaklanmıştır. Fideicommissum yasağının halen güncelliğini koruyan bir hüküm mü yoksa yasako- yucu tarafından ilgası mümkün veya uygulamada farklı yorumlara yol açabilecek, güncelliğini kaybetmiş, anakronistik bir hüküm mü olduğu sorusu tartışılabilir. Ayrıca devrim ve feodalizm arasındaki savaşın sona erdiği düşünüldüğünde yasaklamaların en temel mo- tivasyonu olan feodalizmin kalıntılarından kurtulmanın, günümüz uygar memleketlerinde eskisi kadar ehemmiyet arz etmediği de bir gerçektir. Bu sebeple sadece kültürel mirasın korunması konusun- da Fideicommissum yasağına bir istisna tanımanın, ciddi dezavantaj- lar yaratmayacak bir müdahale olduğu fikri öne sürülebilir. 41 Ayrıca İtalya’da 22 Haziran 2016 tarihli Dopo Di Noi , gibi hakkaniyet çerçe- vesinden çıkmadan sosyolojik olguya göre yapılacak düzenlemelerin de olumlu sonuçlar doğurabilmesi mümkün görünmektedir. Bununla birlikte Fideicommissum’ a yönelik mevcut üniform bakışın da sakınca- ları olduğu yadsınamaz. Bu kurumu tecrübe etmiş veya etmekte olan her ülkede ve hatta bu ülkelerin farklı bölgelerinde bile konuyla ilgili mevzuat, onu oluşturan şartlar, gelenek ve görenekler, pratiğe dökül- düğünde uygulanma şekli, sıklığı ve uygulamaların altında yatan te- mel amaçlar gibi birçok konuda birbirinden ayrılmaktadır. Bu sebeple bölgesel içeriğe ağırlık verilerek yapılacak çalışmaların daha verimli olması da kaçınılmazdır. 41 Marco Rizzuti, “Cultural Heritance Inheritance”, Journal of Regional Development Studies , vol 20, 2017-03, s. 21, orda dipnot 15.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1