Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı
337 TBB Dergisi 2018 (135) Talya Şans UÇARYILMAZ Bona fides sözleşmeler hukukuna hâkim olan ve sözleşmelerin ku- rulması, ifası ve ifa sonrası aşamalarında karşımıza çıkan; yorumlayıcı, tamamlayıcı, düzeltici ve borç doğurucu işlevler taşıyan bir etik ilkedir. Romanist bona fides kavramının bir diğer özelliği ise, farklı hukuk sis- temlerince benimsenmiş oluşudur. Yaygın inanışın aksine sadece Kıt’a Avrupası hukuk sistemi değil, Anglo-Amerikan hukuk sistemi de bona fides ’e sözleşmeler hukukunda büyük önem vermektedir. 5 İngiliz ve Amerikan mahkemelerinde özü itibariyle bona fides ile aynı fonksiyona hizmet eden çeşitli araçlar kullanılmaktadır. Bu sebeple bona fides, hu- kuk sistemlerini birbirine yaklaştırıcı bir özellik de gösterir. Son yıllarda küreselleşme ile sosyo-ekonomik paradigmanın de- ğişmesinin etkisi doğrultusunda hukukun ulusallığı da giderek bu- lanıklaşmakta, özellikle uluslarüstü “kanunlaştırmalar” ile getirilen küresel hukuk kuralları ile değişen bu ihtiyaçlara cevap vermek isten- mektedir. Bona fides , sadece ulusal hukuk düzenleri bakımından değil, küresel dünyada, özellikle de lex mercatoria için büyük önem taşımakta ve lex mercatoria ’nın temel ilkeleri arasında sayılmaktadır. CISG (Uni- ted Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods/ Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Anlaşması) açıkça bona fides ilkesini sözleşmeler hukukunun ana ilkele- rinden kabul etmemekle beraber, PECL (Principles of European Contract Law/Avrupa Sözleşme Hukuku İlkeleri) ile UNIDROIT ilkeleri bona fides ’i sözleşme hukukunun temel prensipleri arasında düzenlemektedir. Bu sebeple Roma hukukunda doğan ve gelişen bona fides kavramı gün geçtikçe önemi artan, hukukun uyumlaştırılmasına hizmet eden ve bu nedenle hem tarihsel hem de uygulama bakımından önem taşıyan bir yapıya sahiptir. I. Fides Kavramı ve Bona Fides’in Ortaya Çıkışı “Bona fides” ifadesi Latince iyi anlamına gelen “bona” ve sadakat anlamına gelen “fides” kelimelerinden oluşmaktadır. Roma’da çoğun- lukla Tanrılara saygıyı ifade eden pietas kişiler arasındaki ilişkilerde fides biçimini almış ve sözleşmelere sadakat anlamında kullanılmış- tır. 6 Etimolojisi dini karakterine bağlı olan ve laik bir kavram olarak 5 Carter v. Boehm (1766) 3 Burr. 1905. (97 E.R. 1162) 6 Pierre Boyancé, “Les Romains, Peuple de la Fides”, Bulletin de l’Association Guil-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1