Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı
363 TBB Dergisi 2018 (135) Talya Şans UÇARYILMAZ ne kadar genel bir yükümlülük olarak düzenlenmemiş olsa dahi Ang- lo-Amerikan hukukundaki yeni gelişmeler ise sözleşmeler bakımın- dan bona fides’ in giderek daha çok dikkate alındığını göstermektedir. 145 İçerisinde dağınık halde bulunan münferit düzenlemelere ek olarak UNIDROIT ilkeleri 1.7. ya da PECL 1.201. maddeler gibi lex mercatoria kaynakları incelendiğinde de sözleşmeler bakımından genel bir bona fides yükümlülüğünün varlığı göze çarpmaktadır. 146 CISG bakımından durum tartışmalı olmakla beraber, hâkim görüş ise bona fides’ in antlaş- manın ruhunun dayandığı genel ilkelerden olduğu yönündedir. Her ne kadar antlaşmayı kaleme alanlar açıkça bona fides ilkesine değin- memiş olsalar da aynı kişilerce taraflar arasındaki ilişkilerin dürüstlük kuralına uygun olması gerektiğinin doğanın bir kanunu gibi açık oldu- ğunun altı çizilmektedir. 147 Keza antlaşmanın Alman BGB’de yer alan Treu und Glauben kavramından yola çıkılarak düzenlenen 7(1) hükmü- nün dürüstlük kuralına atıf verdiği de kabul edilmektedir. İlgili hüküm uyarınca “Bu Antlaşmanın yorumunda, Antlaşmanın milletlerarası niteliği dikkate alınacağı gibi yeknesak uygulanmasının teşviki ve milletlerarası tica- rette dürüstlük kuralının korunması gereği de gözetilir” denilmektedir. 148 145 Buna örnek olarak 1979 yılında İngiliz hukukunda kabul edilen Sale of Goods Act, Amerikan hukukunda 1960’larda yürürlüğe giren UCC (Uniform Commerci- al Code)’nin genel bir bona fides yükümlülüğü yükleyen 1.304. maddesi ile Res- tatement (2nd) of Contracts içerisinde yer alan § 205. paragraf gösterilmektedir. Steven Burton, “Breach of Contract and the Common Law Duty to Perform in Good Faith”, Harvard Law Review, C. 94, S. 2, 1980, s. 369-404, s. 373 146 Lex mercatoria metinlerinde genel olarak dürüstlük kuralı (good faith) ve “dürüst iş yapma” (fair dealing) kavramları beraberce kullanılmaktadır. Öte yandan Ro- manist bona fides kurumunun bu ikiliyi birlikte içerdiği söylenebilir. Nitekim bu ikirciklilik aslında Anglo-Amerikan hukuku ile Kıt’a Avrupası hukukunu uyum- laştırma arzusundan doğmakta olup esasında genel bir bona fides kavramının ye- terli olduğu savunulmaktadır. Oğuz. Op. Cit. s. 117. Franco Ferrari, “Uluslararası İçtihat Hukuku Işığında CISG’da Yorum ve Boşluk Doldurmaya İlişkin Mesele- ler” (çev. Candan Yasan Tepetaş) (ed. Yeşim Atamer) Milletlerarası Satım Hu- kuku, XII Levha Yayınları, İstanbul, 2012, s. 62. Bonell. Op. Cit. s. 85. Vogenauer. Op. Cit. s. 174. Antonio Palazzo, “Promesse Gratuite E Affidamento” (ed. Alberto Burdese ve Luigi Garofalo) Il Ruolo della Buona Fede Oggettiva nell’Esperienza Giuridica Storica e Contemporanea atti del Convegno Internazionale di Studi in Onore di Alberto Burdese, CEDAM, Vol. 3, Padova, 2003, s. 1-25, s. 10. Gallo. Op. Cit. s. 608 147 Flechtner. Op. Cit. s. 310. Whittaker ve Zimmermann. Op. Cit. s. 13 148 Ingeborg Schwenzer ve Pascal Hachem, “Article 7 of the CISG” (ed. Peter Schlech- triem ve Ingeborg Schwenzer) Commentary on the UN Convention on the Sale of Goods(CISG), Oxford University Press, 4th edition, Oxford, 2016, s. 96 . Bonell. Op. Cit. s. 68
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1