Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı

510 2014/12321 Başvuru Numaralı Faik Tari ve Sultan Tari Başvurusuna İlişkin Anayasa ... delerde üçüncü kisilerin iyiniyetli olmadıgı pesinen kabul edilmistir. Dikkat edilirse, gelinen bu noktada iyiniyetin tartışılması dönmeye ayni netice bağlanmasına dayalı tescilin yolsuzluğu varsayımına da- yanmaktadır. Hal böyle olunca, TMK m. 1023 hükmünce dönme so- nucu nedensellik ( illilik ) etkisi kabul edilmekle artık yolsuz tescilin bilinip veya bilinmesinin gerekip gerekmediğinin araştırılması ge- rekmektedir. Özellikle karardan aktararak sonuç bağlamak gerekirse; “ insaat halindeki bir binadan arsa payını satın alanların, bu kura- lı bilmedikleri ve iyiniyetli oldukları kabul edilemez ; yükleniciden pay satın alan kisilerin iyiniyet iddiaları dinlenemez. Yükleniciye devredilen pay, avans niteliginde oldugundan yüklenicinin edimini yerine getirmedigi durumlarda ondan pay devralan üçüncü kisilerin hak sahibi olmaları mümkün degildir. Böyle bir durumda üçüncü kisilerin Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesindeki iyiniyet ku- ralından faydalanmalarının mümkün olmadıgı, yüklenici edimini tam ve yasal olarak yerine getirmediginden aynı Kanun’un 1024. maddesine göre yükleniciden pay satın alan kisilerin bu alımlarının korunmasının mümkün olmadıgı, bu sebeple davalı üçüncü kisiler adlarına kayıtlı olan tapu paylarının da iptal edilerek davacı arsa sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir ” 23 yolunda gerekçe oluşturduğunu görmekteyiz. Bu başlık altında bir an için iyiniyetin korunmasına dayalı sonuç bağlamamız gereken boyutuyla dönmeye ayni netice bağlayarak ka- 23 Yeri gelmişken eleştirmek gerekirse Yargıtay’ın yarattığı bir kavram olarak “tapu iptali” davası tabiri fahiş hatalıdır. Gece ile gündüz kadar iki farklı nitelik arze- den taşınmaza yönelik ayni neticeli talep içeren davaların bu tür ortak bir tabir altında üst başlık olarak kullanılmaksızın tek bir davayı ifade etmek için kullanı- lıyor olması kabul edilemez. Bu nedenle malik davalıya karşı aktifindeki alacak hakkı ile ayni hakka vücut verecek bildirici tescilin kendi adına yapılmasına yol açacak dava TMK m. 716 hükmüne dayanacaktır. Buna göre tescili isteme talebi ile (tescile zorlama; ferağa icbar) açılan bu dava TMK m. 1025 hükmünce göre açılacak yolsuz tescilin düzeltilmesi davası ile karıştırılmamalıdır. Çünkü yolsuz tescilin düzeltilmesi davasında davacı TMK m. 1026 hükmünce geçerli bir sebebe dayanmaksızın TMK m. 992 hükmüne dayalı mülkiyet karinesini adına oluştur- muş davalıya karşı hala aktifinde yer alan mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açmaktadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. E.Saba Özmen/G.Sinem Aydın, “Tapu İptal Davası Olarak Yanlış Adlandırma İle Açılan Davalar (Tescili İsteme Davası/Yolsuz Tescilin Düzeltilmesi Davası), İstanbul Barosu Dergisi, C. 88, S. 6, 2014, s. 179 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1