Türkiye Barolar Birliği Dergisi 135.Sayı

73 TBB Dergisi 2018 (135) Hasan Tahsin GÖKCAN meydana gelmiştir. Bu tür tartışmalar diğer ülkelerde de yaşanmıştır. Fakat örnekleri verilen AİHM ve AYM kararlarında görüldüğü üzere, Sözleşme standardını ve ortak demokratik kamu düzenini oluşturma amacını önceleyen bireysel başvuru denetimi gerektiğinde ilk derece mahkemesinin takdir yetkisini kapsayabilmektedir. Yine bu denetim kimi durumda hukuka uygunluğun yanı sıra Sözleşme standardını temindeki isabeti kontrol anlamında yerindelik denetimini de gerekli kılmaktadır. Diğer taraftan, mahkemelerin yetki alanlarını korumaya çalışmala- rı anlaşılabilir bir durumdur. Bireysel başvuru yoluyla yargı kararları üzerinde inceleme yapan AYM’nin kimi kararlarında sınırlarını aştığı iddia edilebilir ve edilmektedir. Akademik eleştiri hukuk düşüncesi- ni ve uygulamasını zenginleştirir. Fakat düşüncemize göre bütün bu tartışmaların hukuk düzenini sarsmayacak, mahkemeleri itibarsızlaş- tırmayacak düzey ve üslupta yapılması ve hukuki zeminde kalınması zorunludur. Hep söylenegeldiği üzere mülkün/devletin/barışın te- meli olduğu kabul edilen ‘adalete’ inancın yıkılması sadece kurumlara değil bütün topluma zarar verecektir. Sonuç olarak, bütün bu yetki tartışmalarının, bireysel başvuru yo- lunun Türk hukuk düzeninde temel hakların güvenceye alınması ba- kımından çok önemli bir işlev gördüğü gerçeğini gölgeleyemeyeceğini düşünmekteyiz. 209 AYM beş yıllık sürede (19 Ocak 2018 itb.) 175.172 başvurudan 137.574’ünü sonuçlandırmış ve 2.489 ihlal kararı vermiştir. Federal Al- manya Anayasa Mahkemesine 7 Eylül 1951 - 31 Aralık 2015 tarihleri arasında 212.827 başvurunun geldiği ve 64 yılda 4.872 ihlal kararı ve- rildiği dikkate alındığında, Türk AYM’nin bu kısa sürede gösterdiği çabanın anlamı ortayaçıkacaktır. 209 Düşüncemize göre bireysel başvuru yetkisinin verilmesi norm denetimini de kapsar biçimde AYM’nin bakışını etkilemiş ve temel haklar ekseninde yoğunlaş- tırmıştır. Nitekim Mahkemenin norm denetimi ve siyasi partiler konularındaki önceki kararları karşılaştırıldığında bu fark açıkça görülebilecektir. Diğer taraf- tan AYM’nin hak ihlali kararları sonrasında adli ve idari mahkemeler ile yüksek mahkemelerin temel haklara yaklaşımının da anayasal odaklı olmaya başladığı görülmektedir. AYM ve genel mahkemeler yönünden AİHM kararları ile çatışan örnekler için bkz. Arslan, Anayasa Teorisi, s. 226 vd.; Sevtap Yokuş, Türkiye’de Çatışma Çözümünde Anayasal Arayışlar, Ankara 2013, s. 42 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1