Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı

135 TBB Dergisi 2018 (136) Uğur ERSOY İntihara yönlendirme suçunun hukuki niteliğinin ne olduğu ko- nusu da doktrinde oldukça tartışmalıdır. Çalışmamızda savunulduğu üzere, maddenin birinci fıkrasının kaleme alınış şeklinden, söz ko- nusu suçun, soyut tehlike suçu olduğu izlenimi ortaya çıkmaktadır. Ancak, suç için öngörülen ceza miktarına bakıldığında (iki yıldan beş yıla kadar hapis) söz konusu cezanın, soyut bir tehlike suçu için çok fazla olduğu sonucuna varmaktayız. Bununla birlikte, fail tarafından maddede belirtilen hareketlerin yapılmasına rağmen failin intihar etmemesi halinde bile bu cezaya hükmedileceğini kabul etmek bazı yazarlarca eleştirilmiş ve değişik çözüm önerileri getirilmiştir. Bizim de katıldığımız görüşe göre, intihara yönlendirme suçu bakımından maddede bahsedilen azmettirme, teşvik ve yardım hareketlerinin ya- pılmış olması suçun oluşması açısından tek başına yeterli görülmeme- li, bu hareketlerin, mağduru intihara sürükleyecek nitelikte olmasının da somut olarak aranması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, söz ko- nusu suçun, somut tehlike suçu olarak değerlendirilmesi gerekmekte- dir. Şayet, failin yapmış olduğu hareketler, intihara yönlendirdiği kişi bakımından hiçbir etki doğurmamış ise, suçun oluşmadığını kabul etmek gerekecektir. Aksinin kabulü halinde, salt düşünce, inanç ve kanaatin kendisinin yasaklanması tehlikesi gündeme gelebilecektir. Maddenin ikinci fıkrasında, intiharın gerçekleşmesi halinde, fai- lin dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Burada tartışmaları bünyesinde barındıran iki husus bulunmaktadır: Bunlardan ilki, madde metninde kullanılan “inti- harın gerçekleşmesi” ile kastedilmek istenenin, “intihara yönelik hareke- tin yapılması” mı, yoksa “ölümün gerçekleşmesi” mi olduğu; ikincisi ise “intiharın gerçekleşmesi” nin, suçun nitelikli hali mi, yoksa suçun neti- cesi sebebiyle ağırlaşmış hali mi olduğudur. Kanaatimizce “intiharın gerçekleşmesi” nden kastedilen ölümün gerçekleşmiş olmasıdır. Ayrıca maddenin ikinci fıkrasının, suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali değil, cezayı ağırlaştıran nitelikli hali olduğunu düşünmekteyiz. İn- tiharın gerçekleşmesini suçun nitelikli hali olarak kabul etmemizin temelinde şu husus yatmaktadır: Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçtan bahsedebilmek için, failin kasten gerçekleştirdiği hareketinden dola- yı, meydana gelen ağır veya başka bir neticenin istenmemiş olması

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1