Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı

169 TBB Dergisi 2018 (136) Cenk AKİL / Mehmet Akif GÜL artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler. 3 Yukarıda belirtilen tanımlar ile HMK ve HUMK hükümlerinden anlaşılacağı üzere, medenî yargıda süreler çeşitli tasniflere tâbi tutula- bilecektir. Sürenin muhatabı olan süjeye göre bir sınıflandırma yapılır- sa yargılamanın taraflarına ilişkin olan süreler ve mahkemelere ilişkin olan süreler şeklinde bir ayrıma gidilebilir. Yargılamanın taraflarına ilişkin olan süreler de sürenin belirlendiği kaynağa göre, kanun tara- fından tayin edilen süre ve hâkim tarafından tayin edilen süre şeklin- de alt başlıklara ayrılabilir. Aşağıda önce hâkim tarafından, daha sonra kanun tarafından ta- yin edilen süre üzerinde durulacaktır. HÂKİM TARAFINDAN TAYİN EDİLEN SÜRE Bazı hâllerde kanun, sürenin belirlenmesini açıkça hâkime bı- rakmış olabilir. Nitekim, sürenin belirlenmesi için göz önüne alına- cak faktörlerin somut olaya göre değişmesi ve sürenin de bu faktörler göz önüne alınarak tespiti gerekli olabilir. Bazı hâllerde ise kanunda hâkimin süre belirlemesine ilişkin özel bir hüküm olmamakla birlikte, işin niteliği gereği hâkim ilgili tarafa süre verebilir. Hâkim tarafından belirlenen süre, kural olarak kesin değildir. HMK’nın 94/2. maddesinde, hâkim tarafından tayin edilen sürenin kesin olduğunun süre verilmesine ilişkin kararda bildirilmemesi hâlinde, belirlenen süreyi geçiren tarafın ikinci bir süre isteyebileceği ve bu sürenin kanunen kesin olacağı hükme bağlanmıştır. 4 Bu neden- 3 1086 sayılı mülga HUMK’un sürelere ilişkin 159. maddesi ise şu şekildedir: Müd- detleri kanun veya hakim takdir eder. Kanunla gösterilen müstesna hallerden baş- ka hakim kanunen tayin edilen müddetleri tezyit veya tenkis edemez. Kendisinin tayin ettiği müddetleri iki tarafı dinledikten sonra makul sebeplere binaen tenkis veya tezyit edebilir. 4 Gerek HMK’nın 94. maddesinde gerekse HUMK’un 163. maddesinde ikinci kez verilen sürenin kesin olacağı ifade edilmiş; ancak ikinci kez verilen sürenin ke- sin olduğunun kararda tarafa bildirilmesine gerek olup olmadığı hususu açıkça düzenlenmemiştir. Buna karşın, HUMK’un uygulandığı dönemden beri hâkim tarafından verilen ikinci sürenin kararda belirtilmese dahi kesin olduğu kabul edilmektedir. Bkz. Bilge Necip/Önen Ergun, Medenî Yargılama Hukuku Ders- leri, Ankara 1967, s.306; Postacıoğlu İlhan, Medenî Usûl Hukuku, İstanbul 1975, s.357; Berkin M. Necmeddin, Tatbikatçılara Medenî Usûl Hukuku Rehberi, İstan- bul 1981, s.541; Uzgören Baykal Ebru, Medeni Usul Hukukunda Süreler, Ankara

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1