Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı
179 TBB Dergisi 2018 (136) Cenk AKİL / Mehmet Akif GÜL belli sürelerin öngörülmesi, bu süreler dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça hukuki belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık oluşturmaz. Ne var ki öngörülen süre koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması ya da yanlış hesaplanması nedeniy- le kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir. Bunun yanında, Aktif Elektrik Müh. İnş. Tic. Ltd. Şti. başvurusunda, Anayasa Mahkemesi usul hükümlerine göre mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun özellikle ayrı ihtisas mahkemesi bulun- mayan yerlerde çeşitli sıfatlarla görev yapan asliye hukuk mahkemeleri açısın- dan ayrı bir önem taşıdığını, asliye hukuk mahkemelerinin bu durumda kararı hangi mahkeme sıfatıyla verdiğini açıklamasının davada uygulanan yargıla- ma usulü ile verilen karara karşı kanun yolları bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak tarafların kararları temyiz haklarını zama- nında ve usulüne uygun olarak kullanabilmelerine hizmet ettiğini belirtmiştir. Başvuru konusu olaya benzer nitelikteki Cemile Akyıldız başvurusunda, icra hukuk mahkemesi kısa ve gerekçeli kararında temyiz süresini on beş gün ola- rak göstermiş; başvurucu bu süreye güvenerek kararın tebliğinden itibaren on birinci günde hükmü temyiz etmiş; Yargıtay ise icra mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresinin on gün olduğunu belirterek temyiz dilekçesinin reddine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi bu başvuruda, dava açma süre- lerini düzenleyen son derece karışık ve dağınık olan mevzuatın aşırı şekilci (katı) yorumunun mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilece- ğini, özellikle başvuru mercii ve süresi doğru gösterilmeyen işlem- lerle ilgili davalarda mahkemelerin usul kurallarını yorumlarken mahkemeye erişim hakkını zedeleyecek şekilde katı yorumdan ka- çınmalarının gerektiğini belirterek somut olay açısından icra müdürlüğü işlemlerine karşı yapılan şikâyeti inceleyen icra hukuk mahkemesinin kararı- na karşı Kanun’da on günlük temyiz süresi öngörüldüğü halde mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında süreyi on beş gün olarak gösterdiğini, bu açıdan başvurucunun belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülme- si gerektiğini, kararda belirtilen süre içinde talepte bulunan başvurucunun temyiz dilekçesini reddeden Yargıtay değerlendirmesinin başvurunun temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiği ve kararın başvurucunun mahkemeye erişim hakkını zedelediğini be- lirtmiştir… Kanun yoluna başvuru kapsamında yargısal bir sistem açısından olaya bakıldığında, başvurucunun mahkeme kararında on beş gün olarak be- lirtilen temyiz süresine güvenerek kararın tebliğinden itibaren açıklanan bu
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1