Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı
197 TBB Dergisi 2018 (136) Selda TANER çekleştirmek amacıyla istinafı da içeren üç dereceli bir yargı sistemi kurmasının; hak arama özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ve bunların temelinde yatan hukuk devleti ilkesinin eksiksiz gerçekleştirilmesi konusunda önemli bir teminat sağlayacağı düşünülmektedir. 55 Anayasa Mahkemesi bir kararında iki dereceli yargılamayı anaya- sal bir hak olarak görmediğini ifade etmiştir. Danıştay 10. Dairesi, 4077 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “ itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararlar kesindir ” tümcesinin Anayasa’nın 2, 36, 125 ve 155. maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Danıştay, Anayasa’nın 155. maddesinin idari yargıda iki dereceli yargı sistemini öngörerek son inceleme yolu kapatılan ka- rar türüne ilişkin istisnai bir kurala yer vermediğini; maddenin in- celenmesinden yasa koyucuya tanınan yetkinin, son inceleme mercii olarak Danıştay yerine başka bir idari yargı yerini belirlemekle sınırlı olduğunu ve “kanun yollarını” tümüyle kapatma yetkisini içermedi- ğini ifade etmektedir. Buna karşın Anayasa Mahkemesi, itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olmadığı sonucuna ulaş- mıştır. Gerekçesi ise Anayasa’nın 13. maddesine göre, temel hak ve öz- gürlüklerin kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği ve itiraz konusu kuralla, kanun yoluna başvurulmasına olanak vermeyecek biçimde hak arama özgürlüğüne kamu yararı amacıyla getirilen sınırlamada demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık bulunmadığıdır. Ayrıca Mahkeme, Anayasa’nın 155. maddesinde yer alan kuralın, tüm kararların mutlak olarak Danıştay incelemesinden geçirileceği anlamına gel- mediğini; mahkemelerin kuruluş, görev, işleyiş ve yargılama usullerini Ana- yasa çerçevesinde düzenlemekle görevli olan kanun koyucunun basit gördüğü kimi davalarda üst yargı yolunu kapatabileceğinin açık olduğunu , bu neden- lerle itiraz konusu kuralın Anayasa’nın 155. maddesine aykırı olmadı- ğını belirtmiştir. 56 oluşturulması konusunda bir ödev yüklendiğini göstermekle birlikte kanun yollarının kaç dereceli olacağı konusunda bir emir içermediği ifade edilmiştir (Akkaya, s. 48); Benzer şekilde adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olduğu kabul edilen hukuki dinlenilme hakkının da mahkemelerin derecelendirilmesi hususunu kapsamadığının Alman hukuk öğretisinde kabul edildiği; Türk hukuk öğretisindeyse kanun yoluna başvuru hakkının yargılama içerisinde hakkı ihlal edilen kişi bakımından hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak kabul edilmesi gerektiğine vurgu yapıldığı ifade edilmiştir (Akil, s. 236, 237). 55 Akkaya, s. 47. 56 AYM, E. 2001/232, K. 2001/89, Karar Tarihi: 23.5.2001; 19.01.2002 Tarihli, 24645
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1