Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı
201 TBB Dergisi 2018 (136) Selda TANER ilişkin davaların, bu protokolde belirtilen ceza yargılamalarına dâhil olduğunu kabul etmek gerekir. Ceza mahkemelerince görülen adli ni- telikteki vergi suçlarına ilişkin davaların ise söz konusu protokolde bahsedilen ceza yargılamalarına dâhil olduğu konusunda kuşku yok- tur. Dolayısıyla vergi cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümleri ba- kımından protokol, bir üst mahkemeye ve istinafa, genel bir ifadeyle ikinci derecedeki bir yargı makamına başvurma hakkı tanımaktadır. Sonuç olarak vergi yargılamasında adil yargılanma hakkının ge- çerliliği tartışmaları bir yana bırakılarak bu husus, Türkiye’nin de ta- raf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bakımından değerlendi- rildiğinde, idari yargıda ve vergi yargısında istinaf mahkemelerinin, hatta kanun yollarının bir hak olarak düzenlenmesinin zorunlu olma- dığı görülür. Bununla birlikte tavsiye kararlarıyla bu tür düzenlemele- rin yapılması gerektiği ve –Avrupa Birliği müktesebatının bir parçası kı veya yükümlülüğü etkileyen birçok davayı madde kapsamında değerlendiren Mahkeme, vergi hukukunda kamu hukukuna ait yönün ve kamusal yetki kulla- nımının ağır basması nedeniyle, vergi yükümlülüğüne ilişkin sıradan davaların medeni uyuşmazlık olmadığına hükmetmiştir (Philiph Baker, “Should Article 6 ECHR (Civil) Apply to Tax Proceedings?”, Intertax, 2001, Vol. 29, Iss. 6-7, s. 205); Görüldüğü üzere, vergi borcunun varlığı ve miktarına yani vergi aslına ilişkin da- valar m. 6/1’deki medeni hak ve yükümlülükler kategorisinin dışındadır. Dola- yısıyla bu tür uyuşmazlıklarda başvurucular; mahkemeye başvurma, davalarının makul sürede karara bağlanması, adil bir yargılama yapılması, aleni duruşma, bağımsız ve tarafsız bir yargı yeri önünde yargılanma gibi güvencelere sahip ola- mayacaktır (Philiph Baker, “The Decision in Ferrazzini: Time to Reconsider the Application of the European Convention on Human Rights to Tax Matters”, Inter- tax, 2001, Vol. 29, Iss. 11, s. 360-361); İstikrar kazanan bu içtihadın istisnaları ola- rak da sosyal güvenlik primleri, vergi iade talepleri, vergilendirme işlemlerinden kaynaklanan maddi zararın giderilmesine yönelik tazminat talepleri ve bir vergi incelemesi neticesinde alkol satış ruhsatının iptaline ilişkin davalarda Mahkeme, maddi menfaat tespiti yaparak bu uyuşmazlıkları, 6. madde kapsamı içerisinde değerlendirmiştir. Adli mahkemelerde görülen vergi suçları yanında Mahkeme, suç ve ceza kavramlarının boyutunu genişleterek para cezası içeren ve idare ta- rafından uygulanan vergi cezalarını bir suç isnadı olarak değerlendirmekte ve bunlara ilişkin yargılama süreçlerini adil yargılanma hakkının korunması altında kabul etmektedir (Yaltı, s. 88, 89); Cezai nitelik taşıyan idari yaptırımlar için daha geniş bir koruma getirilerek yalnızca AİHS’nin kalıpları içinde kalınmaması, Av- rupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divan’ın içtihatlarının da dikkate alınması ve bu tür yaptırımlar uygulananlara istinaf ve temyiz hakkının tanınması hakkında bkz. Durmuş Tezcan, “AİHS Açısından Vergi Cezaları Ve Adil Yargılanma Hak- kı”, 2006 Danıştay ve İdari Yargı Günü 138. Yıl Sempozyomu, Danıştay Tasnif ve Yayın Bürosu Yayınları No: 76, Danıştay Matbaası, Ankara 2008, s. 28.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1