Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı
27 TBB Dergisi 2018 (136) Yakup Levent KORKUT / Semih Batur KAYA gı fonksiyonu ise bir uyuşmazlık dolayısıyla, kanunun uygulanmasın- dan ibarettir. Bu nedenle yargı fonksiyonu da, yürütme kuvvetinin bir unsuru, bir parçası saymak gerekir. Hatta bazı yazarlara göre, yargı- nın tam manasıyla bağımsız bir kuvvet olabilmesi, ancak hâkimlerin, egemenliğin tek ve gerçek sahibi bulunan halk tarafından seçilmeleri koşuluna bağlıdır. 55 Kanımızca bu görüş yerinde değildir. Kaldı ki kuvvetler ayrılığı- nın temel felsefesi, ya da bir diğer ifadeyle ahlaki temeli, bağımsız ve tarafsız bir yargı iradesinin varlığıdır. 56 Kuvvetler ayrılığı yasama, yü- rütme ve en önemlisi yargı iradesini birbirinden ayrıştırarak denge ve denetimi sağlamayı hedeflemektedir. Denge ve denetimin momentini ise bağımsız ve tarafsız bir yargı teşkil etmektedir. Erdoğan’ın da be- lirttiği gibi hukukun basit uygulayıcısı” biçimindeki yargıç imajı bir efsanedir. Yargıçlar hemen hemen hiçbir zaman hukuk normlarının “lafzı ne diyorsa” onu uygulayan konumda değildirler. Bu durumun bu şekilde cereyan etmesi ise kaçınılmazdır; zira hemen hemen hiçbir norm, hukuki terim veya ilke apaçık veya tek anlamlı değildir. Dolayı- sıyla yargıçlar mümkün olan anlam ve yorumlar arasından bir tercihte bulunmak zorunda oldukları bir “inşa” süreci yoluyla hukuka anlam verirler. Bu bakımından bakıldığında, esasında tüm hukukun yargıç- yapısı olduğu dahi söylenebilir. 57 Bununla beraber Özbudun’un belirttiği gibi yargının üçüncü bir kuvvet olup olmadığı tartışmasında varılabilecek sonuç ne olursa ol- sun, şu gerçeği önemle belirtmek gerekir ki, bu tartışmanın hâkimlerin bağımsızlığı sorunu ile bir ilişkisi söz konusu değildir. Hâkimlerin ba- ğımsızlığı, hukuk devletinin vazgeçilmez bir koşulu olarak tüm de- mokratik hukuk devletlerinde benimsenmiş olan bir ilkedir. O halde hâkimlerin bağımsızlığı kuvvetler ayrılığı teorisinin bir sonucu olma- dığı gibi, bağımsız bir yargı kuvvetinin varlığına da bağlı değildir. 58 55 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 384. 56 Kuvvetler ayrılığı, belli bir dönemde, liberal siyasi felsefenin neticesi olup, mutlak monarşilerin baskı yönetimlerine karşı, bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı hedefler. Esasında kuvvetler ayrılığı bir siyasal sanat ilkesi olup, şu biçimde ifade edilir: Kamusal faaliyetlerin iyi işleyebilmesi bakımından olduğu kadar, devlet tarafından, birey hak ve özgürlüklerine saygılı olması bakımından da, çeşitli devlet fonksiyonları (yasama-yürütme-yargılama), birbirlerine karşı, belirli bir bağımsızlığı olan organlar tarafından kullanılmalıdır. Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku, Beta Yayınları, 7. Baskı, İstanbul 2001, s. 390. 57 Erdoğan, Anayasa ve Özgürlük, s. 23-24. 58 Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s. 384-385.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1