Türkiye Barolar Birliği Dergisi 136.Sayı
344 Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Feshi göstermek suretiyle zararsız geçiş hakkından yararlanmaları müm- kündür. 60 Doktrinde Sözleşme’nin feshedilmesi durumunda, Türkiye’nin son derece aleyhinde de olsa Türk Boğazlarından geçişte hiçbir sınır- landırmayı öngörmeyen tam bir serbesti rejimi olarak transit geçiş re- jiminin uygulanacağı ileri sürülmektedir. 61 Bu görüşe katılmak müm- kün değildir. Türk Boğazlarının hem iç sular mahiyetinde olması, hem de DHS m. 35(c)’de belirtilen özel sözleşmelere tabi boğazlardan sayılması se- bebiyle geçiş rejiminin hali hazırda transit geçiş rejimi olmadığı açık- tır. Sözleşme feshedildiğinde dahi geçiş rejiminin transit rejimine tabi olacağı, hiçbir şekilde kabul edilemez. Transit geçiş rejimi, fiziki ve coğrafi konumu itibarıyla Boğazlarda uygulanamaz. 62 Boğazlar, her ne kadar açık denizin veya bir münhasır ekonomik bölgenin bir bölümü ile açık denizin veya bir münhasır ekonomik bölgenin diğer bölümü arasında uluslararası seyrüsefer için kullanılan boğazlar tanımına uy- gun düşmekte ise de bu durum transit geçiş rejiminin ister istemez Boğazlara uygulanacağı anlamına gelmemektedir. 63 60 Baykal, Deniz Hukuku, s. 260. 61 Bükülmez, s. 214; Elekdağ, s. 18. 62 Baykal, “Türk Boğazları”, s. 36; Kurumahmut, Montrö Sözleşmesi, s. 130 – 131. Bununla beraber Kurumahmut, yeni bir Sözleşme yapılamaması durumunda DHS’nde öngörülen transit geçiş rejiminin uygulanması girişimleri olabileceğini, bu durumda zararsız geçiş, transit geçiş veya Türk Boğazlarının sui generis yapı- sına uygun özel bir geçiş rejiminden hangisinin uygulanacağının tartışılacağını, Türk Boğazlarının iki açık denizi birbirine bağlayan bir boğaz olduğu fikri baskın çıkar ve bu durum Türkiye tarafından da kabul edilirse Boğazlarda bugünkün- den çok daha serbest bir geçiş rejiminin uygulanacağını ileri sürmektedir. 63 Aksi görüş için bkz. Zengin, s. 50 - 55; Toluner, “Güncel Gelişmeler”, s. 2407. Bu yazarlar, bu zamana kadar Türkiye’nin ileri sürdüğü görüş ve savunduğu politikalara tamamen ters biçimde Sözleşme’nin feshini müteakip Türkiye’nin geçişi dilediği gibi düzenleyemeyeceğini, statüsü bir milletlerarası sözleşmeyle düzenlenmemiş boğazlardan geçişi düzenleyen milletlerarası deniz hukuku ku- rallarının mevcut olduğunu, kaynağında örf ve adet hukuku olan bu kuralların 1958 tarihli Cenevre Karsuları ve Bitişik Bölge Sözleşmesi ile DHS’nde ayrıntılı olarak düzenlendiğini, DHS hükümlerinin milletlerarası teamül haline geldiğini ve Türkiye için bağlayıcı olduğunu, Türkiye’nin Sözleşme’de saklı tuttuğu zabıta ve yargı yetkisini bu kurallar çerçevesinde kullanabileceğini, Sözleşme’nin boş- luklarının doldurulmasında bu kurallara başvurulabileceğini, fesih durumunda da belirtilen milletlerarası sözleşmelerin uygulanabileceğini, geçiş ve seyrüsefer serbestisi prensibinin kapsamı ve kullanılması koşullarının belirlenmesinde baş- vurulacak olan kuralların, bu coğrafi konumdaki boğazlar için öngörülen genel milletlerarası deniz hukuku kurallarından başkası olmayacağını ileri sürmek-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1