Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı
129 TBB Dergisi 2018 (137) M. Süheyl KARAKAYA sosyal ve hukuki problemler, adet olduğu üzere kanunlaştırma yoluna gidilerek çözülmeye çalışılmış, her zaman olduğu gibi yeni problemle- ri de beraberinde getirmiştir. İşte 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesi de, internetin bu hızlı yapı- sına ayak uydurulmak üzere düzenlenmiştir. Bununla birlikte kanun koyma sanatının temel kaideleri göz ardı edilmiş, medeni hukuk ala- nına ait olması gereken kavramlar ceza hukuku tedbirleriyle korun- maya çalışılmış ve bir kaos yaratılmıştır. Bugün kişiler en basit kişilik hakkı ihlalleri için devlet cebrinden yararlanmakta ve doğan zararlar için yine devletin arkasına saklanmaktadır. Tedbirler çok kısa sürede alınabilmekte, sonra da itiraz mekanizması ile de süreç tıkanmaktadır. Dolayısıyla biz, özellikle; adil yargılanma, hukuki dinlenilme, mülki- yet hakkı gibi önemli hakların cezai müeyyidelerle sınırlanmasına esas teşkil eden normun maddi unsurunun da ceza hukukuna ait bir kav- ram olarak ele alınması gerektiğini savunduk. Bu bağlamda 5651 sayılı Kanun’un 9. maddesinin cezaî bir mahiyet taşıdığını koruma tedbiri ve ihtiyati tedbir kavramlarıyla kıyaslayarak ileri sürdük. İlgili hüküm koruma tedbiri kabul edildiği vakitte ne tür problemlerin ortaya çıkabileceğini de ilgili bölümde ortaya koyduk. Ayrıca, ceza kararlarının hukuk hakimini etkilemesi başlığı altın- da hukuk hakiminin sulh ceza hakiminin verdiği erişimin engellenme- si kararını kaldıramayacağını gerekçeleriyle belirttik. Bununla beraber hukuk hakiminin, önüne gelen ihtilafta 5651 sayılı Kanun kapsamında sulh ceza hakiminin vaka tespitleriyle dahi bağlı olmadığını belirrtik. Yine son olarak yapılan ceza yargılaması sonucu beraat eden kişinin erişimin engellenmesi tedbiri dolayısıyla uğradığı zararları hakimden ve ESB’den tazmin etme ihtimalini değerlendirdik. Bu yolda Yargıtay’ın da içtihatlarındaki değişimi inceleyerek ça- lışmamızı sonlandırdık. Gördük ki, yüksek mahkeme de kanun koyu- cunun kafa karışıklığından nasibini almış ve fakat sonunda hakikat ile içtihatlarını örtüştürmeyi başarmıştır. Bu tarz düzenlemelerin iyi ni- yet temelleri üzerine inşa edildiğinden şüphemiz yok ancak Platon’un eleştirisi bugün dahi bâkidir: “Kanun koyarken; güzellik, iyilik, doğ- ruluk üstüne aldanmak, bir adamı yanlışlıkla öldürmekten daha ağır bir suçtur.” 143 143 Platon, Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu, Devlet, 2014, s. 151.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1