Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı
184 7139 Sayılı Kanun Kapsamında Ormancılık ve Su Tahsisi ile Arazi Toplulaştırılmasının Anayasallığı Bu sebeple Bakanlar Kurulu’nun arazi toplulaştırması açısından alacağı tüm kararları otomatik şekilde kamu yararı olarak kabul et- mek, yargı erkinin fonksiyonunu ve yargı denetimini sınırlandıracak biçimde yorumlanmaya elverişlidir. Arazi toplulaştırmalarında doğ- rudan toprakla ilgili olan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın devre dışı bırakılıp suyun özelleştirilmesinin temel aktörlerinden olan DSİ’nin ana aktör haline getirilmesi, özellikle tarım arazileri bakımın- dan alınacak kararların ne ölçüde kamunun yararına olacağı soruları- nı beraberinde getirecek uygulamalara da neden olabilecektir. Kamu yararı kararı otomatik olarak var sayılan bütün plan ve yatırımlar için tarım arazilerinin amacı dışında kullanılmasına izin verilmesi halinde, Anayasa açıkça ihlal edilmiş olacaktır. Öte yandan verimli tarım toprakları, ülkenin gıda bağımsızlığı ve güvenliği ile doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla kamu yararı gözetilirken kısa vadeli ekonomik çıkarlardan ziyade devletin unsuru olan toprağı ve oradaki verimle sağlıklı bir yaşam sürecek toplumu birlikte düşü- nüp fayda - maliyet analizini buna göre yapmak elzemdir. Aynı arazi- nin farklı kullanım biçimlerinin farklı kamu yararları üretebileceği ve bunlar içerisinden birinin en üstün kamu yararı anlamına gelebileceği bir gerçektir. Dolayısıyla, farklı kullanım biçimlerinin yaratabileceği kamu yararlarını karşılaştırmadan oluşan kamu yararının en üstün ol- duğunu varsaymak, gerçekçi bir yaklaşım değildir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına dö- nük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması gerekir. Öngörülen tedbirin, ulaşılmak istenen kamu yararı karşısında maliki olağandışı ve aşırı bir yük altına sokması durumunda müdahalenin orantılı ve dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez. Arazi toplulaştırılmasının, Kanun’da belirtilen kamusal amaca ulaşılabilmesi bakımından elverişsiz bir araç olmadığı söylenemez. DSİ tarafından zorunlu arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri yapılabilmesi veya yaptırılabilmesine yönelik bu düzenle- mede göze çarpan en önemli noktalardan birisi, arazi toplulaştırma işlerinin DSİ dışında özel şirketlerce de yapılabilecek olmasıdır. Bu yö- nüyle söz konusu hüküm, mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına, hat- ta ortadan kaldırılmasına olanak vermektedir. Ancak yurttaşın arazisi üzerindeki mülkiyet ve işletim hakkının bir başka özel tüzel kişinin
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1