Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı
233 TBB Dergisi 2018 (137) Sinem TOP ve denetlenebilir bir yapıda olması gerekliliğinden oldukça uzaktır. Sayılan ihtimallerin varlığı halinde, yalnızca Cumhuriyet Savcısının kararı ile görüşmelerin kaydedilebileceği, tutuklu ile müdafiinin gö- rüşmelerini izlemek amacıyla görüşmelerde bir görevlinin hazır bu- lundurulabileceği, görüşme esnasında birbirlerine verdikleri belge veya belge örneklerine, dosyalara ve görüşme notlarını içeren ka- yıtlara el koyulabileceği, görüşmelerin gün ve saatlerinin sınırlandı- rılabileceği belirtilmiştir. Tutuklu ile müdafi arasındaki görüşmenin düzenlemede belirtilen sakıncalı amaçlarla yapıldığının belirlenmesi halinde ise görüşmenin derhal sonlandırılarak bu durumun tutanağa bağlanacağı belirtilmiştir. Böyle bir durumda ise görüşmenin amacı- nı tespit edecek makamın kim olduğu ise belirlenmemiştir. Böyle bir tutanak tutulması halinde ise Cumhuriyet savcısının istemi ile sulh ceza hâkimliği kararıyla görüşmenin yasaklanabileceği öngörülmüş- tür. Bu tedbirler keyfi uygulamalarla savunmanın kısıtlanması ve adil yargılanma hakkının zedelenmesi konusunda çok ciddi ihlaller yara- tabilecek şekilde öngörülmüştür. 44 Ardından bir başka olağanüstü ka- nun hükmünde kararname ile gözaltındaki şüphelilerin de müdafii ile görüşme hakkının yalnızca Cumhuriyet savcısının kararı ile beş gün süreyle kısıtlanabileceği ancak bu süre zarfında ifadesinin alınama- yacağı düzenlenmiştir. (KHK-668/3/1-m) Bu düzenlemedeki kısıtla- manın uygulanması için ise hiçbir şart, durum, ihtimal dahi aranma- mıştır. Ancak alınan tedbirlerin yasalaşmadığı müddetçe (olağanüstü hal devam ettiği sürece uygulanabilir) geçici olduğu ve ülkenin için- de bulunduğu olağanüstü koşullar düşünülerek hızlıca hazırlandığı eleştiri anında göz ardı edilmemelidir. Bu sayılan tedbirlerin uygu- lanmasında ise devam eden olağanüstü halin değişen koşulları mut- laka dikkate alınmalı ve savunma hakkını kısıtlayan, adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek şekilde, yalnızca düzenleme bulunmasından hareketle uygulanmamasına özen gösterilmelidir. Nitekim keyfi uy- gulamanın kamu görevlileri açısından görevi kötüye kullanma suçu- nu oluşturacağı açıktır. 45 44 Yener Ünver, Hakan Hakeri s. 238. Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, Rifat Murat Önok, İnsan Hakları El Kitabı, s. 335 vd. Güney Dinç, AİHS’e göre Adil Yargılanma Hakkı, İzmir Barosu Yayınları, 2006, s. 233 vd. 45 Yargıtay 4. CD, 08.10.2012 tarih, 2011/508 E. 2012/19916 K. (www.sinerjimevzuat. com)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1