Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı

45 TBB Dergisi 2018 (137) Ümit GÜVEYİ ratik ilkeleri, doğal olarak Türk siyasal yaşamının kurumsal yapısını da etkilemiş, böylelikle zamanına göre demokratik niteliği haiz sayılabi- lecek olan kurumların ortaya çıkışını mümkün kılabilmiştir. IV. İSLAMİYET’İN TÜRK DEMOKRASİ GELENEĞİNE ETKİSİ Karahanlı Devleti’nden önce de Türkler, küçük gruplar (aileler) halinde Hilafet hizmetine katılarak, İslamiyet ile tanışmışlardır. Bu- nunla birlikte Türklerin topluca, bir devlet boyutunda İslamiyet’i an- cak Karahanlı Devleti döneminde kabul ettikleri bilinmektedir. 29 Bu dönemden sonra, İslamiyet ile geçmiş dönemin demokratik temelleri kaynaşmak durumunda kalmıştır. Büyük Selçuklu Devleti ’nde devlet ya- pılanmasında, İslamiyet öncesi yönetim geleneklerinin büyük oranda muhafaza edildiği gözlenmektedir. 1057 yılında Bağdat’a giren Tuğrul Bey , egemenliği halifeden almıştır. Ancak bu dönemde, hükümdardan ayrı olarak halife , dini otorite sıfatıyla varlığını halen korumaktadır. Sel- çuklu hükümdarları, İslami kurallar çerçevesinde devleti yönetmişler, dünyevi iktidarın kendilerinde, dinsel iktidarın ise halifede olduğunu kabul etmişlerdir. Bu durum, İslam devlet başkanı adına okutulan dua- da (hutbe) halifenin zikredilmesi ve fakat paranın ise hükümdar adına basılması yönündeki uygulamadan anlaşılabilmektedir. 30 Söz konusu nitelikleri itibariyle Selçuklu Devleti’nin de (İslam öncesi Türk devlet- leri gibi) teokratik bir nitelik taşımadığını söylemek mümkündür. Osmanlı Devleti ise teokratik bir devlet olarak nitelendirilebil- mektedir. 31 Osmanlı Devleti kurulduğunda halifelik kurumu, 1258 yı- lında, Moğollar tarafından sona erdirilmişti. Bu bağlamda, Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında devlet yapısının teokratik bir yapıdan uzak bulunduğunu kabul etmek mümkündür. Öyle ki başlarda Os- manlı Devleti, devlet yönetiminde Selçuklu geleneğini büyük ölçüde takip etmiştir. Fatih Sultan Mehmet ile birlikte, Osmanlı Devleti’ndeki egemenlik anlayışı olgunlaşmış ve kuvvetlenmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde, Mısır’ın fethedilerek orada bulunan sözde halifeliğin sona erdirilmesi ise Osmanlı Devleti’nde mutlak hükümdar modelinin ortaya 29 Kafesoğlu, s. 356. 30 Coşkun Üçok, Ahmet Mumcu ve Gülnihal Bozkurt, Türk Hukuk Tarihi, Savaş Ya- yınevi, Ankara 2002, s. 148-151. 31 Cem Eroğul, Anatüzeye Giriş (“Anayasa Hukuku”na Giriş), İmaj Yayınevi, Anka- ra 2012, s. 176.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1