Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı

73 TBB Dergisi 2018 (137) Ömer KESKİNSOY/Semih Batur KAYA nunlar yapılacaktır. Yargı hakkı yasama yetkisi ile birleştiği takdirde, yargıç aynı zamanda kanun yapıcı olacak ve vatandaşların hayat ve hürriyetleri üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilecektir. Yürütme kuv- veti ile birleşen yargı hakkı bir zulüm vasıtası haline gelecek; yürütme kuvveti adaleti hor görerek ona istediği istikameti verebilecektir.” 16 Doehring’e göre kuvvetler ayrılığının hedefinde yatan düşünce bir hayli negatiftir. Buna göre temel amaç bir devlet organında onun de- netimsiz kalmaması, kötüye kullanılmaması için yoğun güç toplama- sından sakınılmasıdır. Bu bağlamda iktidar yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerine ayrılmıştır ve bunlardan her biri diğeri karşısında özerk bir yapıdadır. Kuvvetler bu mekanizma içinde güvenceye bağlanmış şekilde kendi aralarında etkinlik gösterir. Ancak her bir özerk duruma gelen kuvvetlerin sınırlarının da belirlenmesi gerekir. Her bir kuvvet yalnızca kendi alanında faaliyetini gerçekleştirmeli diğer alanların içe- risine girmemelidir ve bu durum tam bir güvenceye bağlanmalıdır. Bu şekilde kuvvetler özerkleşir ve sınırlanır. Eğer bu sağlanamaz ise bu kuvvetlerin birbirlerinden ayrı olmaları niteliği zedelenir. 17 Bununla beraber kuvvetler ayrılığının başka çeşitli araçları da vardır. Bu bağ- lamda kuvvetlerin federal devlet ile federe devlet arasında bölüştürül- mesi, parlamentoda muhalefetin varlığı için anayasal güvenceler bu- lunması, yasama ve yürütme kuvvetlerinin temel haklara müdahale etmeleri olasılığını ortadan kaldırmak için aşılması olanaksız güven- celer tanınması, anayasa yargısı yoluyla diğer tüm devlet organlarının güç denetimlerinin sağlanması gibi örnekler verilebilir. 18 Kuvvetler ayrılığında birinci kuvvet olarak yasama iradesi, ikinci kuvvet olarak yürütme iradesi ve üçünü kuvvet olarak yargı irade- si şeklinde üç temel kuvvetten söz edilebilir. Bunlar iradenin iktidarı, iktidarın saf biçimi ve normun iktidarı olarak da ifade edilebilir. Bu üç kuvvetin gerek kendi aralarında gerek kendi içlerinde sürekli bir gerilim halinde oldukları söylenebilir. Her kuvvetin birer yutan ele- mana dönüşme potansiyeli vardır. Dolayısıyla her kuvvetin birbiriyle iletişim ve etkileşimini ve kendi içerindeki değişim ve dönüşümlerini hassas bir zeminde değerlendirmek gerekir. Bu değerlendirmeye geç- 16 Turhan Feyzioğlu, “Kuvvetlerin Ayrılığı Nazariyesi”, Ankara Üniversitesi Siyasal- Bilgiler Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 1, (50-60), 1947, s. 51-52. 17 Doehring, s. 193-195. 18 Doehring, s. 193-194.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1