Türkiye Barolar Birliği Dergisi 137.Sayı

92 Türkiye’nin Hükümet Sistemleri Üzerine Bir Değerlendirme olduğu için parlamenter sistem, aynı durum Amerika Birleşik Devlet- lerinde olduğu için başkanlık sistemi başarılı bir şekilde uygulanmak- tadır. İki turlu seçim sisteminin uygulandığı Fransa’da ve kısmen iki turlu seçim sisteminin uygulanmakta olduğu Rusya’da yarı-başkanlık sistemi başarılı sonuçlar doğurmaktadır. Kuvvetlerin yasamada top- landığı meclis hükümeti modelinde ise parti ve seçim sisteminin çok önem arz etmediği ifade edilebilir. Bu çerçevede günümüzde İsviçre meclis hükümeti sistemi başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Bun- ların yanı sıra, bir partinin parlamentoda çoğunluk sahibi olması ve yürütme erkinin de aynı çizgide olması halinde her tür hükümet mo- delinin sorunsuz uygulanabileceği muhakkaktır. Türkiye bakımından da benzer değerlendirmeler yapılabilir. 2018 yılının başlarında seçim ve siyasi partiler mevzuatında yapılan deği- şikliklerin oyların dağılmasını önlemek ve iki parti sistemini avantajlı hale getirmek amacıyla yapıldığı çok açıktır. Mesela, partilerin ittifak halinde seçime katılmalarının mümkün hale getirilmesi, kahir ekseri- yet tarafından eleştirilmesine rağmen %10’lukseçim barajının düşü- rülmemesi, tam tersine ittifak halinde seçime katılma halinde ittifakın barajı geçmesiyle ittifaka dâhil partilerin tamamının barajdan adeta muaf hale gelmesi gibi düzenlemeler oyların dağılmasını önlemek ve iki parti sistemini hayata geçirmek üzere yapılan değişikliklerdir. Sis- tem değişikliğine ve dolayısıyla Anayasada değişiklik yapmaya gerek kalmaksızın aynı değişikliklerin yapılması suretiyle parlamenter sis- temin sorunlarının bertaraf edilebileceğini ifade etmek mümkündür. Böyle bir tercihin, daha geniş bir uzlaşma zeminin temininde ve ku- rumsal yapının korunmasında isabetli kalacağı gerçeği göz ardı edile- memeliydi. Makale sonlandırılmadan değinilmesi gereken bir husus olarak, 1876 Kanun-ı Esasi’den bil itibar 2017 Anayasa değişiklikleriyle geti- rilen düzenlemeler dâhil olmak üzere devlet başkanlarının sorumlu- luğuyla ilgili düzenlemelerin sadece Anayasada dayanaklı hale ge- tirilmekten öte bir anlam ifade etmediğinin belirtilmesi gerektiğidir. Devlet başkanının siyasi, hukuki ya da cezai sorumluluğu hususları- nın; hukuk devletinin gereklerinden, bununla bağlantılı olarak devlet- leri sınırlandırmaya yönelik metinler olan anayasalardan bağımsız dü- şünülmesi mümkün değildir. Dolayısıyla kuvvetler birliğine dayanan,

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1