Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

99 TBB Dergisi 2018 (138) Rezan EPÖZDEMİR İfade edelim ki, failin suçun tamamlanmasını veya neticenin ger- çekleşmesini bizatihi önlemesi zorunlu görülmemelidir. Sonucun baş- kaları tarafından engellenmesine yönelik ciddi çaba gösteren fail de gönüllü vazgeçmeden yararlanabilir. 61 Dolayısıyla neticenin gerçekleş- memesi bizzat başkaları tarafından sağlanabilir. Burada önemli olan failin neticenin engellemesindeki nedensel katkısının varlığı, failin üçüncü kişileri harekete geçirmesi olgusudur. 62 Fakat failin neticenin engellenmesi sürecine dair mutlaka aktif bir katkısından bahsetmek gerekir, yoksa failin sadece başkalarının neticenin gerçekleşmesini en- gellemeye yönelik hareketlerine izin vermesi gönüllü vazgeçme olarak kabul edilemez. Şayet failin sürece kattığı nedensellik bağı olmasay- dı, netice meydana gelebilecekti ise gönüllü vazgeçmenin varlığından bahsedilebilir ve bunun kaynağı da failin iradesidir. Failin neticeyi ön- leme noktasındaki iradesi ise tıpkı icra hareketlerinden vazgeçmede olduğu gibi gönüllü olmalıdır. 63 Gönüllülüğün hangi saikle olduğu ise 61 Akdağ, s.109. 62 “…Sanığın kasten öldürme suçuna teşebbüsten cezalandırılmasına karar verilen olayda; uyuşmazlık, gönüllü vazgeçme koşullarının oluşup oluşmadığının belir- lenmesine ilişkindir. Gönüllü vazgeçme hâlinde kişiye ceza verilmemekte, ancak o ana kadar yapılan hareketler ayrıca bir suç oluşturuyorsa sadece o suçtan sorumlu tutulmaktadır. Mağduru öldürmeye yönelik olarak dokuz adedi yaşamsal tehlike- ye neden olacak şekilde 24 yerinden bıçaklayan, icra hareketlerini tamamladıktan sonra ve fakat ölüm sonucu gerçekleşmeden önce eyleminden dolayı pişmanlık duyarak mağdurun yaralarına üzerindeki kıyafet ile tampon yapan, ambulans ça- ğıran, büro sahibi olan ağabeyine de haber verip onun da ambulans çağırmasını sağlayan, mağdura ulaşılması kolay olsun diye büro kapısını açık bırakan, gönüllü vazgeçme koşulları oluştuğundan, sanığın öldürmeye teşebbüs suçu yerine, o ana kadar icra ettiği eylemlerin karşılığı olup, tamamlanan silahla kasten yaralama su- çundan cezalandırılması ve mağdurdaki yaraların yerlerine ve niteliklerine göre temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekmektedir…” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2011/1-692, 2012/60, 28.2.2012, www.kazanci.com ) 63 “…Uyuşmazlık; 5237 sayılı TCK’nın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeç- me şartlarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Sanığın suçta kullandığı bıçağı ve eldiveni saklayarak savunması doğrultusunda katılanın bıçak üstüne düştüğü algısını uyandırmak için mutfaktan aldığı başka bir bıçağı büküp mağdurenin yanına bırakması, sonra mağdurenin ölüp ölmedi- ğini kontrol edip mağdureye “Benden şikâyetçi olacak mısın” diye sorması, ancak katılanın şikâyetçi olmayacağını söylemesi üzerine eylemine son vermesi, yaşlı ve ağır yaralı katılanı evde yalnız bırakıp kapıyı kapatması, ellerinde ve yüzünde kan olduğunu gören ağabeyi ve annesine mağdureye bir şeyler olduğunu söyle- mek dışında neticenin meydana gelmesini engellemek için hiçbir ciddi çaba içeri- sinde bulunmaması karşında, sanığın davranışlarının gönüllülüğe dayanmadığı gibi neticenin gerçekleşmesini önlemek bakımından ciddi bir çaba niteliğinde de olmadığından gönüllü vazgeçmenin şartları gerçekleşmemiştir…” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2013/1-126, 2014/364, 11.7.2014, www.kazanci.com )

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1