Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

133 TBB Dergisi 2018 (138) Murat TEZCAN / Beyza CANBOLAT SONUÇ Bu çalışmada, kentsel dönüşüm uygulamaları ve bu uygulama- larda önem arz eden arsa payı kavramı değerlendirilmiştir. Arsa payı kavramı, ana gayrimenkulü ilgilendiren birçok konuda belirleyicidir. Kat maliklerinin ana gayrimenkul ile ilgili kararlar alabilmesi, çoğu zaman arsa payı çoğunluğunun sağlanmasına bağlıdır. Arsa payı kav- ramının önemi, esasen her zaman için geçerliyse de son dönemlerde kentsel dönüşüm uygulamalarının artmasıyla daha da fark edilir hale gelmiştir. Zira 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürül- mesi Hakkında Kanun uyarınca üzerindeki bina yıkılarak arsa haline gelen taşınmazlarda taşınmaz ile ilgili önemli kararlar, sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile verilmek- tedir. Çoğunluğun kararlarına katılmayan maliklerin arsa paylarının kamulaştırılacağı, çoğunluğun sağlanamadığı durumlarda ise taşın- mazın tamamıyla kamulaştırma işlemine tabi tutulacağı hususları dikkate alındığında arsa payının önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. İşte böyle bir durumda arsa payının hatalı olarak belirlenmesi, kat malik- lerinin birçok yönden hak kaybı yaşamalarına yol açmakta ve temel insan hakkı olan mülkiyet haklarını ihlal etmektedir. Burada önem arz eden bir diğer durum ise taşınmazın yıkılması halinde kat mül- kiyetinin sona ermesi ve arsa payı düzeltim davasını açma imkânının ortadan kalkmasıdır. Taşınmaz yıkıldıktan sonra arsa payı düzeltim davası açılamayacağına göre kentsel dönüşüm sürecinde henüz taşın- maz yıkılmamışken açılan arsa payı düzeltim davasının yıkım kararını durdurucu bir etkiye sahip olması zorunludur. Malikler, taşınmazla- rını kendileri yıktırmadıkları takdirde yıkım işleminin Çevre ve Şehir- cilik Bakanlığınca gerçekleştirileceğine yukarıda değinilmişti. Böyle bir durumda taşınmazları kendi rızaları dışında yıktırılan kat malik- lerinin bir de hatalı tespit edilen arsa payları sebebiyle hak kaybına uğramaları, adil olmayan sonuçlar doğuracaktır. Bu sebeple arsa payı düzeltim davasının yıkım kararını durdurması hususunda yargıda bir an evvel içtihat birliği sağlanmalıdır. Bunun yanı sıra çoğunluğun ka- rarına katılmayan maliklerin bağımsız bölümlerinin değil “arsa pay- alacağı olmayan davalarda, yargı harçları ile avukatlık ücretlerinin maktu tarife- ler üzerinden hesaplanıp hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden, nispi tarifelere göre harç ve avukatlık ücretine hükmedilmiş olması, doğru görülmemiştir.” (Yar- gıtay 18. HD’nin 2012/4680 E. 2012/6429 K. sayılı 29.05.2012 tarihli kararı)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1