Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

145 TBB Dergisi 2018 (138) Hasan ORAL önüne geçilmiştir. Bu düzenlemeye göre, mükellefin ticari malvarlığı- nın bir parçasını oluşturan, ancak mükellefin kendisinin veya müstah- demlerinin kişisel kullanımına da açık olan taşınmazlar üzerinde KDV indirim hakkı, kısmi indirim şeklinde kullanılabilecektir. Bunun da ötesinde üye devletler, aynı statüde bulunan menkul mallardan uygun gördüklerini de bu kapsama dâhil etme yetkisine sahip kılınmaktadır. Bu düzenlemenin 1 Ocak 2011 tarihine kadar yürürlüğe girecek şekil- de ulusal mevzuatlara entegre edilmesi öngörülmüştür. Uyuşmazlık- ların Avrupa Birliği Adalet Divanı önüne gelmesi uzun süreler aldı- ğı için yeni düzenleme hükümleri doğrultusunda verilmiş bir ABAD kararına rastlanmamaktadır. Dolayısıyla, Lennartz prensibine Direktif kaynaklı olarak getirilen bu sınırlamanın içtihat hukuku açısından et- kileri, ABAD’ın bu yeni düzenleme karşısında ve vaka özelinde nasıl değerlendirmeler yapacağı henüz bilinmemektedir. Lennartz prensibinin, Katma Değer Vergisi Direktifi’nin 168. mad- desine eklenen (a) fıkrasına rağmen, ABAD’ın Lennartz kararında oluşturduğu değerlendirme ölçütlerinin geçerliliğini ifade etmek de gerekir. Nitekim Avrupa Birliği Adalet Divanı sonraki kararlarında bu ölçütlere atıfta bulunmaya devam etmiştir. Bu konuda X– Hollanda Maliye Müsteşarlığı kararı 10 incelenebilir. X çifti, adi ortaklık statüsün- de ticari faaliyet gösteren iki gerçek kişidir. Çift bir depo satın almış, ancak aile meskenleri inşaat halinde olduğu için deponun bir kısmın- da çocuklarıyla birlikte oturmaya başlamışlardır. Bunun için deponun ilgili kısmında muhtelif tadilat gerçekleştirmişler, aile meskenlerinin inşaatı bittikten sonra da deponun bu kısmını boşaltarak, deponun tamamını ekonomik faaliyetlere tahsis etmişlerdir. Mükellefler tadilat giderleri üzerinde KDV indirim hakkını kullanmak istemişler, fakat vergi idaresi ekonomik faaliyetler için kullanışlı nitelikte olduğu mü- kellef tarafından kanıtlanamayan tadilat giderlerinin indirime konu edilemeyeceğini ifade etmiştir. ABAD kararında, “Mükellefin, malları ekonomik faaliyetlerinde kullanmak amacıyla iktisap edip etmediğinin değer- lendirilmesinde, kanıtların diğer hususların yanı sıra bu malların niteliği ve malların iktisabı ile mükellefin ekonomik faaliyetlerinde kullanılmaları ara- 10 Avrupa Birliği Adalet Divanı, X (kararda adı X olarak geçiyor) – Hollanda Maliye Müsteşarlığı, C-334/10 Esas sayılı ve 19.07.2012 Tarihli Kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1