Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

155 TBB Dergisi 2018 (138) Hasan ORAL kümlülüğü bulunan” ibaresini Altıncı Direktif’in Madde 17 hükmünden çı- kartmak suretiyle bu yönde düzenleme yapabileceğini öncelikle ifade etmek ge- rekir” diyerek indirim hakkının doğması için KDV’nin ödenmiş olması gerekmediğini, Direktiflerin bu konuyu net bir şekilde düzenlediğini ifade etmiştir. KDV Direktifi ve ABAD kararları, ithalatta gerçekleşen KDV’nin ödenmiş olup olmadığına bakmadan, mükelleflerin indirim hakkına sahip olduğunu açıkça vurgulamaktadır. Oysa Türkiye’de, KDVK’da belirtilen düzenleme ile ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için, KDV’nin ödenmiş olması zorunlu- luğu getirilmiştir. İthalatta KDV indiriminden yararlanma konusunda, AB ile karşılaştırıldığında ülkemizdeki düzenlemenin, mükellef aley- hine olduğunu söylememiz mümkündür. SONUÇ Mükellefler üzerinde otokontrol mekanizması kuran, mükerrer vergilendirmeyi önleyen indirim mekanizması ile KDV, ülkemiz ya- nında başka birçok ülkede de uygulanmaktadır. Katma değer vergisi- ni son derece önemli kılan indirim mekanizmasının uygulanmasından doğan sorunlar, kanun koyucunun indirim mekanizmasına yaklaşı- mından kaynaklanmaktadır. KDVK’nın ülkemiz mevzuatına dâhil edilmesinin önemli neden- lerinden birini, Avrupa Birliği vergi mevzuatıyla uyum yükümlülüğü oluşturmuştur. Mal ve hizmetlerin iktisabından doğan KDV’nin indi- rimi konusunda da aynı çerçevede AB ortak vergilendirme mevzuatı- na uyum gerekliliği vardır. Avrupa Birliği’nin KDV mükellefine bakışı, ülkemiz düzenleme- sine göre farklılık içermektedir. Katma Değer Vergisi Direktifi 9 (1)’de mükellef, “herhangi bir ekonomik faaliyeti herhangi bir yerde, amaçları ile sonuçlarının ne olduğuna bakılmaksızın bağımsız şekilde yürüten kişiler” şeklinde tanımlanmıştır. Bu şekilde Avrupa Birliği, mükellef sıfatını belirlerken, kişinin sıfat ve statüsünden çok ekonomik hayatın gerçek- lerini ön plana çıkarmıştır. Mükellefin statüden, sıfattan bağımsız ola- rak tanımlanmasının da bazı sonuçları bulunmaktadır. Örneğin, AB uygulamasında iş birlikleri, ortaklıklar, ortak girişimler tüzel kişilikten yoksun olsalar dahi, mükellef sıfatını haiz olmaktadırlar. ABAD karar-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1