Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

156 Katma Değer Vergisi İndirimi Şartlarına Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Yaklaşımı ları “mükellef” kavramını, KDV Direktifi’ne göre daha da geniş değer- lendirmektedir. Örneğin, Yüksek Mahkeme evlilik birliğini mükellef olarak kabul etmeyen ve indirim hakkı vermeyen Almanya uygula- masını AB ortak mevzuatına aykırı bulmuştur. Bu çerçevede ABAD, KDV kimlik numarasının yokluğunun, mükellefin indirim hakkını kullanmasına engel teşkil edemeyeceğine de hükmetmiştir. Avrupa Birliği’nde KDV mükellefine, ülkemizdeki düzenlemelerin aksine, “vergi idaresine karşı şekli ödevleri yerine getiren kişi” olarak değil, “ekono- mik faaliyet yürüten kişi” olarak yaklaşılmaktadır. Mükellef kavramına yaklaşım gibi, mükellefiyetle ilgili olması kavramına yaklaşımda da bazı farklılıklar bulunmaktadır. İndirim ko- nusu edilecek KDV’ye ait mal ve hizmetlerin mükellefiyetle ile ilgili olmasına ilişkin KDV indirimi hakkından yararlanılabilme şartı, Avru- pa Birliği’nde farklı düzenlenmiştir. Öncelikli fark, Avrupa Birliği’nin konuya ilişkin mükellefiyetle sınırlı bir yaklaşıma sahip olmamasıdır. Katma Değer Vergisi Direktifi, “mükellefiyetle ilgili” kavramı yerine “ekonomik faaliyet” kavramını tercih etmektedir. Böylece mükellef- ler AB’de, Türkiye’ye nazaran daha geniş çeşitte mal ve hizmete ait KDV’yi indirim konusu yapabilmektedir. Karşılaştırma konusu yaptığımız bir diğer konu da, indirimi ya- pılacak KDV’nin fatura veya benzeri vesikalarda gösterilmesi zorun- luluğuna ilişkindir. Ülkemizde, fatura ve benzeri vesikalarda verginin ayrıca gösterilmemesi yahut fatura ya da benzeri belgenin bulunma- ması halinde, mükellef mal ve hizmetlere ait KDV’yi indirim konusu yapamayacaktır. ABAD’a göre üye devletler, mükellefin KDV indirim hakkını kullanması yönünden bazı şekil şartları getirebilir. Ancak bu şekil şartlarının amacının esasın, yani mükellefin KDV indirimi hakkı- nın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi ile ilgili olması gerekir. Ülkemizde dönemsellik şartı katı bir şekilde uygulanmaktadır. Yani takvim yılı içerisinde indirim konusu yapılamayan KDV’nin, mücbir sebep yok ise, daha sonra indirim konusu yapılabilme imkânı bulunmamaktadır. Oysa Avrupa Birliği Katma Değer Vergisi Direktifi’nin 180. maddesi esnektir ve mükelleflere ek süre tanınması- na imkân vermektedir. Dolayısıyla AB ülkelerinde indirim hakkını il- gili vergi döneminde kullanamayan bir mükellefe indirim için ek süre tanınarak, KDV indiriminden yararlanması sağlanmaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1