Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

200 Islah ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair ... yılacak ancak ıslah sonuç doğurmayacaktır. Islaha ilişkin mevcut dü- zenlemelerde ıslahın geçerli olabilmesi için harçtan bahsedilmemek- tedir. Buradaki harç, kısmi ıslahla bedel artırımında söz konusudur. Bu kapsamda ıslah hakkını kullanmış sayılan bir tarafın, bozmadan sonra veya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, ilk derece mahkeme- sinin kararı kaldırılıp karar vermek için dosyanın ilk derece mahke- mesine gönderildiği hallerde ıslah hakkını kullanmak istemesi halinde mahkemenin ikinci kez yapılan ıslah hakkını reddetmesi gerekecektir. Çünkü ıslah kullanılmakla tüketilmiştir. HMK m. 177/2’ ye eklenecek olan “ Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” cümlesi ile yukarıda de- taylı olarak anlatılan usulü kazanılmış hakkın, bozmadan sonra veya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılıp karar vermek için dosyanın ilk derece mahkemesine gönde- rildiği hallerde yapılacak olan ıslah ile ortadan kaldırılamayacağı dü- zenlenmiştir. Yani kanun değişikliğinden sonra ıslah hakkı, bozmaya uyma kararı ile meydana gelen hukuki durumun korunması açısın- dan sınırlandırılmaktadır. Peki, bu düzenlemenin sınırları nedir? Ka- nun tasarı taslağı m. 17’ de öngörülen değişiklik, bu soruya bir cevap vermemektedir. Yapılacak olan düzenleme bu yönü ile açık değildir. Hukukumuzda usulü kazanılmış hak zaten içtihatlarla kabul edilmiş bir müessesedir ve bu konuda kanuni bir düzenleme mevcut değildir. Usulü kazanılmış hakka kamu düzeni gözetilerek her geçen gün istis- nalar getirilmektedir. Kendi içerisinde net olmayan ve tamamen içti- hatlar ile sınırları çizilen bu kurumu bir sınır olarak görmek yerinde olmayacaktır. Ya usulü kazanılmış hakka ilişkin bir düzenleme yapıla- rak, usulü kazanılmış hakkın sınırları net bir şekilde ortaya konulmalı ya da değişiklikte ıslahın yapılabilme sınırı açıkça belirtilmedir. 86 86 Göksu, bu muğlaklığın tam ıslah-kısmi ıslah ayrımının terk edilip, dava sebeplerinin(vakıaların) - talep sonucunun ıslahı şeklinde yeni ve kanuni bir ay- rım getirilmesi ile giderilebileceği görüşündedir. Bu sonuca, uygulamada dava se- beplerinin ıslahında sorunlar yaşandığından ve talep sonucunun ıslahının HMK m. 26 ile bir husus olduğundan ulaşmıştır (Mustafa Göksu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun Tadili İhtiyacı ve Bu Konudaki Tasarı Taslağının Değerlendirilmesi, TAAD, Yıl:8, Sayı:32, Ekim 2017, (s. 61-95), s. 81). Kanaatimizce, yıllardan beri uy- gulanan ıslahın bu şekilde değiştirilmesi, ıslahın amacına aykırı olacaktır. Böyle bir ayrıma gidilmesi halinde ıslah yalnızca yeni vakıa sunulması için kullanılan

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1