Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

291 TBB Dergisi 2018 (138) Özlem ÖZEKES Arabulucuya başvuru süresi olan bir aylık süre, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren başlamaktadır. Bu sürenin başlangıcına iliş- kin olarak, Kanun’da zorunlu arabuluculuğa ilişkin hükümlerin kabu- lünden önce, dava açmak bakımından kabul edilen hususlar burada da geçerliliğini koruyacaktır. Buna göre, feshin tebliğ edilmemesi söz konusu ise, işçinin fesih tarihini kesin olarak belirleyeceği işlem yap- tığı tarihten itibaren süre işlemeye başlayacaktır. İşçi fesih bildirimini tebellüğden imtina ederse, bu durumda süre, İş Kanunu m. 109’a göre tebliğden imtina edildiğinin belgelendiği, tutanağa bağlandığı tarih- ten itibaren işlemeye başlayacaktır. Şayet eylemli fesih durumu varsa, bu defa süre eylemli feshin yapıldığı tarihinden itibaren başlatılacak- tır. Feshe karşı idarî itirazda bulunmak ya da raporlu olmak süreyi etkilemeyecektir. 26 7036 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerden önce, işe iade davası açılması bakımından mahkemeye başvuru süresi bir ay olarak düzen- lenmişti. Bu çerçevede başvuru süresi hak düşürücü süre olarak kabul edilmekteydi. Şüphesiz zorunlu arabuluculuğun kabulü ile başvuru yeri ve şeklinde değişiklik olmuşsa da, sürenin niteliği değişmemiştir. Zaten Kanun’un düzenleniş şeklinden de bu sürenin emredici nitelikte hak düşürücü süre olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, süresinde ara- bulucuya başvurmaması halinde işçi, artık daha sonra işe iade davası açma hakkını da kaybedecek; işverenin yaptığı fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracaktır. 27 Bu sürenin hak düşürücü olması sebebiyle, dava açıldığında hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekecektir. Bu yö- nüyle sürenin dikkate alınmasında bir sorun yoktur. Ancak doğrudan arabulucuya başvuru süresi olan bir aylık süre veya arabulucuya baş- vurmadan dava açılıp da davanın usûlden reddi üzerine arabulucuya başvuru için aranan iki haftalık süre geçirilirse, bunun arabulucu tara- fından dikkate alınıp alınamayacağı üzerinde ayrıca durulması gerek- mektedir. 26 Narmanlıoğlu, Ferdi İş, s. 520; Narmanlıoğlu, Feshin Geçersizliği, s. 14 ve orada belirtilen Yargıtay kararı. Astarlı, İş Güvencesi, s. 42; Tulukçu, s. 286; Mollamah- mutoğlu/Astarlı/Baysal, s. 355-356; Çankaya/Günay/Göktaş, s. 233 vd.; Keser, 110 vd. 27 Astarlı, İş Güvencesi, s. 41.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1