Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

45 TBB Dergisi 2018 (138) Fahrettin KIDIL Koşullu salıverilmeden istenen sonuçların elde edilebilmesi için infaz kurumunda cezasını çektiği sırada mahkûma; ıslah, iyileştirme ve terbiye programlarının uygulanması, sağlıklı bir gözetim sistemi ile iyi halin tespit edilmesi ve mahkûmun dışarı çıkarıldıktan sonra da toplum içerisinde belirli denetimlere tabi tutulması gerekmektedir. 12 Ancak ülkemizde ne yazık ki; koşullu salıverilmenin rutin bir uygu- lama haline gelmesi, iyi halin tespitinde esnek davranılması, sağlıklı bir gözetim sisteminin halen daha olmayışı, cezaya seçenek bir infaz kurumu olan koşullu salıverilmeden bir örtülü af olarak istifade edil- mesi, son olarak cezaevlerinin yetersizliği nedeniyle mahkûm sayıları- nı azaltmak gibi sosyal ve ekonomik gerekçelerin kurumun uygulan- masında göz önünde bulundurulması yukarıda izah edilen kurumun hukuki niteliği ve cezalandırmadan beklenen amacın ikinci planda kalmasına sebebiyet vermektedir. 13 kavramı, cezanın belirlenmesinden farklı bir kavram olarak ele alınmalıdır. Zira cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulan TCK 61/1’deki sınırlı sayıdaki unsurlar bütün ceza kanunlarında yer alan suç tipleri için uygulanabilir olmasına rağmen, cezanın bireyselleştirilmesinde kullanılan araçlara sadece belirli özellik- ler taşıyan failler hakkında başvurulabilmektedir. Bkz. Özbek/Kanbur/Doğan/ Bacaksız/Tepe, s. 721. Anayasa Mahkemesi de koşullu salıverilmenin, cezanın bireyselleştirilmesinde bir araç olduğunu belirttiği kararlarında; “Koşullu salıve- rilme, cezanın çektirilmesinin kişiselleştirilmesi, başka bir deyişle cezaevindeki tutum ve davranışlarıyla (iyi haliyle) topluma uyum sağlayabileceği izlenimini veren hükümlünün şarta bağlı olarak ödüllendirilmesidir. Suçlunun kendisine verilen cezadan daha kısa bir sürede uslanması, eyleminden pişmanlık duyması ve bunu iyi davranışıyla kanıtlaması durumunda, cezaevinde daha fazla kalma- sı gereksiz olabilir. Bu durumda koşullu salıverilme, infaz sistemindeki en etkili araçtır. Koşullu salıverilmenin en önemli öğeleri, cezanın belirli bir süre çekilmiş olması, hükümlünün bu süre içinde iyi durum göstermesi, koşullu salıverildikten sonra gözetim altında kalması ve koşullu salıverilmenin gereklerine uyulmaması durumunda koşullu salıverilme kararının geri alınabilmesidir” şeklinde değerlen- dirmelerde bulunmuştur. Başvuru No: 2013/8114, Karar tarihi: 17.9.2014, Başvu- ru No: 2013/1202, Karar Tarihi: 25.3.2015. (Kararlar için bkz. www.anayasa.gov . tr, erişim tarihi:17.02.2018.) 12 Özgenç, s. 731; Koca/Üzülmez, s. 580; Yenidünya, s. 92. 13 İçel/Sokullu-Akıncı/Özgenç/Sözüer/Mahmutoğlu/Ünver, s. 405; Centel/Za- fer/Çakmut, s. 638; Yenidünya, s. 116. Kafes, s. 56. Son olarak belirtmeliyiz ki; 647 sayılı eski Ceza İnfaz Kanunu’nda, mahkemelere, koşullu salıverilmeyi mağdurun uğradığı zararların imkânı ölçüsünde hükümlü tarafından giderilmesi şartına bağlı tutma yetkisi verilmiş ve bu takdiri bir yetki olarak düzenlenmişti. Dolayısıyla eski infaz kanunu döneminde mahkeme, re’sen veya talep üzerine koşullu salıverilmeyi, şahsi hakların tazmin edilmesi şartına bağlı olarak uygulama imkânına sahipti. Söz konusu koşul, müessesenin nitelik- lerine de uygundu. Zira şahsi hakların tazmini ile kişi hem nedamet duyduğunu göstermekte, diğer taraftansa mağdurun zararı giderilmek suretiyle; salıverilme- den rencide olmasının önüne geçilmekteydi. Bkz. Erem/Danışman/Artuk, s. 859;

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1