Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

46 Cezalandırmanın Amacı ve “Umut Hakkı” Bağlamında Koşullu Salıverilme Yasakları B. Koşullu Salıverilmenin Yasak Olduğu Haller Koşullu salıverilmeden yararlanılması noktasında hürriyeti bağ- layıcı cezanın hangi suçtan mahkûmiyete ilişkin olduğu, suç ile han- gi hukuksal değerin ihlal edildiği yahut hükmolunan cezanın niteliği gibi hususlar kural olarak önem arz etmemektedir. Hürriyeti bağla- yıcı cezanın türü ve süresi ise; sadece koşullu salıverilme için infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin hesaplanmasında dikkate alınmaktadır. 14 Ancak genel kural bu olmakla birlikte bazı kanunlarda öngörülen istisnalar ile mahkûmların koşullu salıverilmeden yararlan- maları yasaklanmıştır. Hukukumuzda koşullu salıverilmenin yasak- landığı haller şu şekilde sıralanabilir: - Kural olarak hükmolunan altı ay veya daha az süreli hapis cezala- rının; bazı hallerde ise; (mahkûmun kadın yahut 65 yaşını bitirmiş bir kimse olması durumunda) üç yıla kadar süreli hapis cezaları- nın hafta sonu infaz, geceleri infaz ve konutta infaz gibi özel infaz usullerine göre çektirilmesine mahkeme tarafından karar verilebi- lir. (CGTİHK m.110/1, m.110/2) İşte bu şekilde cezanın özel infaz usullerinden birine göre çektirilmesine karar verilenler hakkında koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz. (CGTİHK m.110/4) - Adi suçlarda ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması du- rumunda hükümlü koşullu salıverilmez. (CGTİHK m.108/3) Do- layısıyla tekerrürün tekerrürü durumunda kişi, en son işlemiş ol- duğu suçtan dolayı koşullu salıverilmeden yararlanamayacaktır. Demirbaş, s. 522-523; Öztürk/Erdem, s. 449; Kafes, s. 59; Yenidünya, s. 153. Onarıcı adalet anlayışına da uygun olarak 647 sayılı Kanun’da yer alan ve 5237 sa- yılı TCK’nın hem ön tasarılarında hem de 1997 ve 2000 tarihli tasarılarında mevcut olan bu düzenlemeye, yeni 5275 sayılı CGTİHK’da yer verilmemiştir. Onarıcı ada- let sisteminde suçun devlete karşı değil bireylere karşı işlendiğinden hareketle, suçla meydana gelen zararların giderilmesi istenmektedir. Dolayısıyla suça karşı verilecek tepki belirlenirken de suçun esas mağduru olan kişilerin ve toplumun tatmini göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda, suç fail ile mağdur arasındaki bir uyuşmazlık olarak görülmekte ve suç ile meydana gelen istenmeyen durumun ve ihtilafın ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Bu sebeple, koşullu salıverilmeye ilişkin 647 sayılı kanunda yer alan şahsi hakların tazminine yönelik hükümlerin, yeniden değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Onarıcı adalet hakkında bkz. Mahmut Kaplan, “Onarıcı Adalet ve Türk Ceza Hukukuna Yansımaları”, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 5, S. 1, Haziran 2015, s. 60-61; Hakan A. Yavuz , ”Onarıcı Adalet Ve Uzlaştırma Kurumu Bağlamında Ceza Adalet Siste- minde Mağdurun Konumu” , TAAD, Yıl: 6, S. 23, Ekim 2015, s. 94. 14 Özgenç, s. 736 vd; Koca/Üzülmez, s. 587.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1