Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

56 Cezalandırmanın Amacı ve “Umut Hakkı” Bağlamında Koşullu Salıverilme Yasakları işlediği suçtan dolayı mahkûm olduğu ceza müebbet veya ağırlaştı- rılmış müebbet hapis cezası ise kişi hayatının sonuna kadar infaz ku- rumunda kalacaktır. Diğer bir düzenleme, TMK kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanların, mahkûmiyetlerine ilişkin hüküm kesin- leştikten sonra aynı kanun kapsamında bir suçu işlemeleri halinde, ko- şullu salıverilmeden yararlanmayacaklarına ilişkindir. (TMK m.17/3) Burada TMK kapsamında işlenen suçlarda mahkûmiyet hükmü kesin- leştikten sonra herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın; aynı kanun kapsamında işlenen ikinci bir suç, kişinin koşullu salıverilmeden ya- rarlanmasına engel olmaktadır. Eğer ikinci suçtan hükmolunan ceza, müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına ilişkin ise; kişi hayatının sonuna kadar infaz kurumunda kalmaktadır. Son olarak TMK kapsamına giren bir suçtan dolayı tutuklu veya hükümlü iken firar veya ayaklanma suçundan mahkûm edilmiş bulunanlar ile disip- lin cezası olarak üç defa hücre hapsi cezası almış olanlar, bu disiplin cezaları kaldırılmış olsa bile koşullu salıverilmeden yararlanamazlar. (TMK m.17/2) Dolayısıyla sözgelimi bu madde kapsamında üç defa hücre hapsi disiplin cezası verilen kişiler, eğer müebbet veya ağırlaştı- rılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olmuşlarsa; ömür boyu infaz kurumunda kalacaklardır. Böylece bu yasaklar, dolaylı olarak, hafifle- tilemeyen ömür boyu hapis cezalarına sebebiyet verebilmektedir. Hafifletilme imkân ı olmayan bir müebbet hapis cezasına çarptı- rıldığı durumlarda; mahkûmun topluma kazandırılmasından bahset- mek imkânsız hale gelmekte, dolayısıyla hürriyeti bağlayıcı cezalar ki- şiye kefaret ödettirme ve yapmış olduğu kötülüğe karşı hafifletilemez bir karşılık verme işlevine bürünmektedir. Bu şekilde toplumda yaşa- yan diğer bireylere de caydırıcılık sağlanmaya çalışıldığından, cezanın genel önleme işlevinin devreye gireceği söylenebilse de; burada özel önleme amacı tamamen ihmal edilmektedir. 48 Oysa yukarıda izah etti- ğimiz üzere çağdaş bir infaz rejiminde; özel önleme, cezalandırmanın vazgeçilmez bir fonksiyonu olarak görüldüğünden, kefaret ve genel önleme, hiçbir şekilde failin ıslahı ve topluma yeniden kazandırılması düşüncesinin önüne geçmemelidir. Zira bu şekilde bir yaklaşım, kişi- 48 Yukarıda ifade ettiğimiz üzere; AİHM tarafından, “ Life İmprisonment” davasına atıf yapılarak; suçlunun devlet tarafından, genel önlemenin yani caydırıcılık etki- siyle diğer insanların suçtan uzaklaştırılması amacının bir objesi haline getirileme- yeceği vurgulanmıştır. Bkz. Harkins ve Edwards-Birleşik Krallık, par. 70.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1