Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

60 Cezalandırmanın Amacı ve “Umut Hakkı” Bağlamında Koşullu Salıverilme Yasakları III. “ Umut Hakkı ” Çerçevesinde Koşullu Salıverilme Yasakları A. Genel Olarak Fiilen ve hukuken hafifletilebilir olmayan müebbet hapis cezaları bağlamında; ilk olarak Alman Federal Anayasa Mahkemesi kararları ile gündeme gelen, daha sonra AİHM’in içtihatları ile desteklenen ve literatürde kendine yer bulan “ umut hakkı ”na da ayrıca değinmek ge- rekir. Zira doğrudan veya dolaylı olarak kişinin ölünceye kadar infaz kurumunda kalmasına sebebiyet veren koşullu salıverilme yasakları, AİHS m.3 çerçevesinde “ umut hakkı ” ile bağdaşmayan neticelere yol açabilmektedir. Umut hakkına ilişkin incelenmesi gereken ilk karar, yukarıda anı- lan Alman Anayasa Mahkemesi’nin “Life Imprisonment” adlı davada vermiş olduğu 21 Haziran 1977 tarihli kararıdır. Burada; ömür boyu hapis cezası uygulamalarının, daha sonraki bir tarihte özgürlüğüne kavuşması için mahkûma; somut, gerçekçi ve ulaşılabilir bir şans ta- nındığı durumlarda ancak mümkün olabileceği belirtilmiştir. Ayrıca kişiliklerindeki gelişim göz ardı edilerek mahkûmların bir gün özgür kalma umutları tamamen ellerinden alındığında; devletin insan onu- runun özüne ağır bir darbe vurmuş olacağı ifade edilmiştir. 57 Yine yukarıda bahsi geçenAlman Federal AnayasaMahkemesi’nin 1986 tarihli War Criminal davasında; çocuklar ve hamile kadınların da içinde olduğu 50 kişiyi gaz odalarında ölüme göndermesi nedeniyle ömür boyu hapis cezasına mahkûm olan bir Nazi yetkilisinin koşul- lu salıverilme talebi incelenmiştir. 22 yıl boyunca hapis cezası infaz edilen mahkûm, 88 yaşına geldiğinde koşullu salıverilme talebinde bulunmuş ancak bu talebi Frankfurt Yüksek Bölge Mahkemesi tarafın- dan reddedilmiş ve gerekçe olarak da suçun ağırlığı ( the gravity of the crime ) gösterilmiştir. Önüne gelen uyuşmazlıkta ise Federal Mahkeme; “Life Imprisonment” davasına da atıfta bulunarak; suçlunun serbest kal- ma umudundan tamamen mahrum bırakılmaması gerektiğini, ömür boyu hapis cezaları da dâhil olmak üzere tüm cezaların nihai amacının suçlunun rehabilitasyonu ve resosyalizasyonu olduğunu belirtmiştir. Ayrıca mahkeme, 1983 tarihli Prison Furlough davasında verdiği ka- 57 Kommers/Miller s. 366; Bruszt, s. 32-33; Vinter ve Diğerleri-Birleşik Krallık, par. 69.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1