Türkiye Barolar Birliği Dergisi 138.Sayı

97 TBB Dergisi 2018 (138) Rezan EPÖZDEMİR tir. 55 Bu noktada her ne saikle olursa olsun şeklindeki söylemin nedeni, ceza hukukunun failin iç dünyası ile ilgilenmiyor olmasıdır. Hakeza gönüllü vazgeçmeden yararlanmak için failde muayyen bir saikin aranması, fail tarafından ispatlanamayacak ve uygulamada hâkimlere zorluk çıkartacak bir şart yaratmak anlamına gelir ki bu da hukuken ve fiilen kabul edilemez. Bu noktada ehemmiyet arz eden failin saiki- nin tespiti değil, seçme özgürlüğü varken fiilden vazgeçmesidir. 56 Zira vazgeçme iç ve dış faktörlerden kaynaklanabilir, failin acıma, korkma, rezil olma duygusu veya sair bir sebeple yasal zemine dönmüş olması, bu davranışları hukukilik sınırlarını aşmadığı müddetçe, vazgeçmenin gönüllüğüne tesir etmez. 57 Buna karşın, suçüstü yakalanma tehlikesiy- le yahut şahitlerce görüldüğü gerekçesiyle hareketine devam etmeyen failin vazgeçmesinin gönüllü olmayacağı doktrinde kimi yazarlar tara- fından kabul görmektedir. 58 Kanaatimiz, harici bir tazyik etkisi altında kalan failin iradesinin serbest olmadığı ve böyle bir durumun mevcu- diyeti halinde gönüllü vazgeçme hükümlerinin tatbik edilmemesi ge- rektiği yönündedir. Hakeza Yargıtay’da içtihatlarında bu yönde görüş bildirmektedir. 59 55 “…”Failin içten pişmanlık duyarak ya da utanarak suçtan vazgeçmesi aranmaz. Çünkü faili vazgeçmeye yönelten saik gönüllü vazgeçme açısından önem arz et- mez. Fail ahlaki duygularla veya cezadan korkarak da vazgeçmiş olabilir. Önemli olan, failin seçme özgürlüğüne sahip olup olmadığıdır. Bu açıdan failin ceza al- maktan korkarak herhangi bir şeyden iğrenerek pişmanlık duyarak veya mağ- dura acıyarak suçu işlemeye devam etmemesi durumunda gönüllü vazgeçme varsayılır... Failin ne için vazgeçtiğinin veya vazgeçmenin gerçek bir pişmanlığın sonucu mu olduğunun önemi yoktur. Suça teşebbüs ile vazgeçme arasındaki en önemli fark teşebbüsün elde olmayan bir nedenden doğmasına karşılık vazgeç- menin bizzat failin isteği ile gerçekleşmesidir…” (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2014/10-183, 2015/62, 24.3.2015, www.kazanci.com ) 56 Nur Centel/Hamide Zafer/ Özlem Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Ya- yıncılık, 2017, s.467. 57 Hüseyin Acar, Türk Ceza Hukukunda Gönüllü Vazgeçme Kurumu, Adalet Yayı- nevi, Ankara 2013, s. 68. 58 Erdagöz, s.1069; Kayıhan İçel, Suç Teorisi, Beta Basım-Yayın, 1999, s.363; Sözüer, s.246; Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Yetkin Yayınları, 2016, s.287. 59 “…Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde sanıklar ... ve ...’ın ... ... plakalı araçla ... İlçesine dolandırıcılık amacı ile geldikleri, mağdur ... tarafından yapılan teşhisten de anlaşıldığı üzere ...’ın mağdura Ziraat Bankasından geldiğini, bankadaki parasına 750 TL yatırması gerektiğini, bunun için son gün olduğunu, yoksa biriken 7000 TL parasını alamayacağını söylediği, mağdurun ise yanında para olmadığını, komşudan alacağını söylemesi üzerine, sanığın ben parayı ya- tırırım diyerek evden gittiği oluşa uygun şekilde kabul edilmesine göre, sanık ...’nın eyleminden yakalanma tehdidi ile vazgeçtiği hususunda herhangi bir delil bulunmadığı, bu itibarla şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca suç işlemekten

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1