Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

182 Çevrenin Korunmasına İlişkin İptal Davalarında Kişisel Menfaat Kavramı lek kuruluşlarının da herkes kavramına dâhil oldukları açıkça kabul edilmiştir. Böylece Anayasa’nın çevre hakkı ve çevrenin korunması ile ilgili kuralları, yasa koyucu tarafından da kapsayıcı bir şekilde yo- rumlanarak, yasa metninde ifadesini bulmuştur. Dolayısıyla kuruluş belgelerinde yazılı olmasa bile her meslek kuruluşunun çevreyi ilgi- lendiren konularla ilgili olarak aynen gerçek kişiler gibi sübjektif dava ehliyetine sahip olduğu kabul edilmelidir. Yani çok açık ve net biçim- de meslek odaları ile birlikleri ve tüm sivil toplum kuruluşları Çevre Kanunu uyarınca görevli kılınmıştır. Ayrıca Kanun, “çevre politikala- rının oluşmasında katılım hakkı esastır” hükmünü getirmiştir. Katılı- mın en etkili görünümü de kuşkusuz yargıya başvurudur. Bunun yanı sıra Çevre Kanunu; Bakanlık ve yerel yönetimler, mes- lek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlü olduk- larını; çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kir- liliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapacaklarını düzenlemiştir. .Anılan hüküm- lerle, Bakanlığa ve yerel yönetimlere, katılımı ve işbirliğini sağlayacak bir sistemin kurulması konusunda görev verildiği anlaşılmaktadır. 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu’na dayanılarak çıkarılan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği’nin 3. maddesinin (b) bendinde; “… kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, ko- runmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulun- mak” odaların amaçları arasında sayılmıştır. Ayrıca, çevrenin korun- ması için odalar tarafından dava açmak dâhil tüm girişimlerde bulu- nulabileceği yargı kararlarında kabul edilmiştir. Örneğin, kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılan bir davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu; Kıyı Kanunu’nun amacı ve kıyı kenar çizgisinin niteliği de gözetildiğinde uyuşmazlık konusu alanla il- gili olarak düzenlenen imar planlarına karşı dava açma ehliyeti bulun- duğu hususunda tartışma olmayan Mimarlar Odası’nın bunun doğal sonucu olarak planların dayanağı kıyı kenar çizgisinin iptalini isteme

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1