Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

190 Çevrenin Korunmasına İlişkin İptal Davalarında Kişisel Menfaat Kavramı la kurulmuş birçok dernek ve vakıf bulunmaktadır. Bunların kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere dava açabilmeleri gerektiğine ilişkin içtihat oluşmuştur. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması şartı, mahkemelerce de- ğerlendirilip takdir edildiğinden, bu konuya ilişkin değerlendirme de mahkemelerce yapılmaktadır. Yargı mercileri, barolara ya da meslek odalarına kanunla verilen yetkileri kabul etmelerine rağmen, belli bir amaç için kurularak tüzüğüne de bu amaç doğrultusunda bir hüküm konulabilen dernek ve vakıfların menfaatleri konusuna daha tereddüt- le yaklaşmaktadır. Zira menfaat ilişkisini kurabilmek ve dava açma ehliyetini kazanabilmek amacıyla dernek ve vakıfların tüzüklerinde bu doğrultuda değişiklik kolaylıkla yapılabilmektedir. Tüzük değişik- liğine ilişkin bu düzenleme bir yasal değişikliği gerektirmemektedir. Bu nedenle, tüzel kişiliğin kuruluş amacı ile idari işlem arasında öngö- rülen sübjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin yargı kararları genel bir içtihat kazanmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, mahke- meler, dernekler ile odaların kuruluş düzenlemeleri ile ilgili olarak bir karşılaştırma yaparak derneklerin menfaat ilişkisine yorum getirmek- tedir. Örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylanarak 2012 tari- hinde askıya çıkarılan, Mardin-Siirt-Batman-Şırnak-Hakkâri Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın iptali istemiyle açı- lan davada Danıştay; “… Dernekler, üyelerinin ve temsil ettikleri kişilerin ortak çıkarlarını korumak ve dayanışmalarını sağlamak üzere kurulan özel hukuk tüzel kişileri olup, amaçları ve faaliyet alanları kendilerince hazırla- nan tüzüklerle belirlenmektedir. Oysa kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak amacıyla kanunla kurulmuş sendika ve meslek birliklerinin kanun- da belirtilen kuruluş amaçlarına yönelik olarak dava açabilme hakkı yasalar tarafından verilmektedir. Derneklerin, doğrudan dernek tüzel kişiliğinin hak ve çıkarlarını ilgilendiren konularda iptal davası açabilecekleri açık olmakla birlikte, bu kapsamı aşan konularda sırf tüzüğünde hüküm bulunduğundan bahisle dava ehliyetinin mevcut olduğunun kabulüne hukuken olanak bulun- mamaktadır.” kararını vermiştir. 48 48 Danıştay 6. Dairesi’nin 18.03.2013 tarih E.2012/5466, K.2013/1751 sayılı kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1