Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

196 Çevrenin Korunmasına İlişkin İptal Davalarında Kişisel Menfaat Kavramı Anayasa Mahkemesi’nce anılan kuralın, merkezi idarece Anayasa’nın 127. maddesinde çizilen çerçeve içinde kullanılması gereken, idarenin bütünlüğü ilkesinin gerektirdiği bir vesayet yetkisini içermediği sonu- cuna varılmıştır. 65 Söz konusu kanuni düzenleme ve Anayasa Mah- kemesi kararı dikkate alındığında, Devlet tüzel kişiliğini temsil eden mülki amirin, belediye meclis kararına karşı dava açıp açamayacağı hususunun değerlendirilmesi sonucunda Danıştay; bulunduğu yer- leşim birimindeki tüm kamu personelinin başı, yerleşim biriminde kamu hizmetlerinin yürütümünden, kamu düzeninin sağlanmasından ve kanunların uygulanmasından sorumlu konumda bulunan mülki amirin, il ya da ilçe halkının bütününü ilgilendiren konularda hukuka aykırı olduğunu düşündüğü işlemler aleyhine dava açabilmeye ehil olduğuna karar vermiştir. Kararda; “ Mülki idare amirinin hukuka aykırı gördüğü kararlar aleyhine idari yargıya başvurabilme yetkisi her ne kadar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş ise de, iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında, mahalli idarelerin “mahalli” niteliği aşan kamu hizmet- lerine ilişkin iş ve işlemlerine karşı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi kapsamında sübjektif dava ehliyeti bulunan mülki idare amiri tara- fından dava açılabileceği sonucuna varılmıştır. ….. Dolayısıyla mülki idare amirlerinin kamu yararına aykırı gördükleri belediye meclis kararlarına karşı dava açma ehliyetlerinin olmadığının kabulü, anılan Anayasa Mahkemesi ka- rarının gerekçesinde belirtilen hususlara aykırı bir sonuç doğuracaktır.” 66 ge- rekçesine dayanılmıştır. Bu çerçevede, imar uygulamaları konusunda önemli uygulamalara yön veren ve uygulamada büyük çıkar çatışma- larına yol açabilen belediye meclis kararlarının, mülki idare amirleri tarafından hukuka aykırı olduklarından bahisle iptal edilmeleri için idari yargıya götürülebilmesinin çok önemli bir yol olduğu düşünül- mektedir. kararlarını, gerekçesini de belirterek yeniden görüşülmek üzere beş gün içinde meclise iade edebileceği; ikinci fıkrasında, yeniden görüşülmesi istenilmeyen ka- rarlar ile yeniden görüşülmesi istenip de belediye meclisi üye tam sayısının salt çoğunluğuyla ısrar edilen kararların kesinleşeceği, üçüncü fıkrasında Belediye başkanının, meclisin ısrarı ile kesinleşen kararlar aleyhine on gün içinde idarî yar- gıya başvurabileceği, dördüncü fıkrasında kararların kesinleştiği tarihten itiba- ren en geç yedi gün içinde mahallin en büyük mülkî idare amirine gönderileceği, mülkî idare amirine gönderilmeyen kararların yürürlüğe girmeyeceği hükümleri düzenlenmiştir. 65 Anayasa Mahkemesi’nin 04.02.2010 tarih ve E.2008/27, K.2010/29 sayılı kararı. 66 Danıştay 6. Dairesi’nin 09.05.2013 tarih ve E.2012/5498, K.2013/3281 sayılı kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1