Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

211 TBB Dergisi 2018 (139) Süheyla Suzan Gökalp ALICA bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” hükmünü vermiştir 104 . Burada üze- rinde durulması gereken husus, meclis kararlarına ilişkin tutanakların usulüne uygun şekilde düzenlenmesi ve varsa karara muhalif üyelerin isimlerinin tutanağa geçirilmesi görevinin davalı belediyeye ait oldu- ğu ve muhalif kalan üyelerin kim olduklarının ve davacının muhalif üyeler arasında olmadığını ispat yükünün davalı idarede olduğudur. Zira belediye meclis kararlarına ilişkin tutanakların usulüne göre tu- tulmadığı yönünde tartışmalar olabilmektedir. Ancak eleştirilmesi ge- reken husus görüşmeye katılmayarak oy kullanmayan ve olumlu ira- desini açık ve zımni olarak belirtmeyen davacı meclis üyelerinin dava açma ehliyetlerinin bulunduğu yönünde kararlar olmasına rağmen, davacının belediye meclis kararına muhalif olduğunun ispat edilmesi- nin aranmasıdır. Zira bu husus kanaatimizce çelişki oluşturmaktadır. Resmi Gazetede yayımlanan Aydın İli Nazilli İlçesi, Karaçay Ma- hallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve ko- ordinatları gösterilen alanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 2. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı’nın iptali istemiyle Na- zilli Belediye Meclisi üyesinin açtığı bir davada, dava konusu riskli alan sınırları içerisinde davacıya ait taşınmazın bulunmadığı, davacı ile mülkiyet bağı veya hukuki ilgisi olmadığı açık olan taşınmazların riskli alan olarak ilan edilmesinin, davacının meşru, kişisel ve güncel menfaatini etkilemediği gerekçesiyle Danıştay 14. Dairesi davanın ehliyet yönünden reddine karar 105 vermiş ve bu karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından onanmıştır. 106 Danıştay bu kararında belediye meclis üyesi davacının bireysel bir menfaatinin (mülkiyet iliş- kisi) olup olmadığını tartışmıştır. Ancak bilindiği üzere belediye mec- lis üyelerinin belde halkının hak ve menfaatlerini koruma görevleri bulunmaktadır. Bu husus Danıştay içtihatlarında da vurgulanmakta- dır. Kararın karşı oyunda da haklı ve doğru olarak ifade edildiği üzere, 6306 sayılı Kanun’un amacının ve genel gerekçesinin değerlendirilme- 104 Danıştay 6. Dairesi’nin 04.04.2012 tarih ve E. 2011/9148, K. 2012/1541 sayılı ile 25.05.2012 tarih v e E.2009/11048, K.2012/2799 sayılı kararı. 105 Danıştay 14. Dairesi’nin 21.09.2017 tarih ve E.2017/1169, K.2017/4812 sayılı kara- rı. 106 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 19.02.2018 tarih ve E.2018/62, K.2018/512 sayılı kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1