Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

212 Çevrenin Korunmasına İlişkin İptal Davalarında Kişisel Menfaat Kavramı sinden, söz konusu Kanun ile afet riski altında bulunan yerleşim mer- kezlerinde iskânın yeniden düzenlenmesi ya da gerekirse, bunların başka yerlere nakledilmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede, bir alanın riskli alan olarak ilan edilmesi üzerine, ilgili idare tarafından, tahli- ye, yıkım, imar planı yapılması, alandaki taşınmazların kamulaştırıl- ması, yeni yapıların inşası, ayni hak tesisi gibi uygulamalar yapılmak suretiyle sağlıklı ve güvenli bir yaşama çevresinin oluşturulmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Bu itibarla, riskli alan ilanı ile başlayan süreç, bir dönüşüm olgusunu içermekte olup, riskli alan ilanının, söz konusu dönüşüm süreci ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerek- mektedir. Diğer taraftan, dava konusu alan için öngörülen dönüşüm sürecinin bir parçası olan riskli alan ilanına ilişkin işlemin kamu ya- rarını doğrudan ilgilendiren bir husus olduğu açıktır. Bu çerçevede, uyuşmazlık konusu riskli alan ilanına ilişkin işlemin niteliği göz önün- de tutulduğunda, bölgenin bir kısmında riskli alan ilan edilmesi sonu- cunda yürürlükte bulunan imar planlarının bütünlüğünün bozulacağı ve söz konusu alanın riskli alan niteliği taşımadığı iddialarıyla açılan bu davada, kanaatimizce belediye meclis üyesi davacının, dava açma ehliyeti bulunmaktadır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu yukarıda bahsi geçen kara- rından çok kısa bir süre önce, İstanbul İli Eyüp İlçesi, Alibeyköy Ma- hallesi sınırları içerisinde bulunan alanların yine 6306 sayılı Kanun’un ek 1. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin Bakanlar Ku- rulu Kararı’nın iptali istemiyle açılan davada; davacıların bir kısmının riskli alan ilan edilen bölgede bulunan taşınmazlara ilişkin tapu tahsis belgelerine sahip olduğu, bir kısmının 2981 sayılı Kanun kapsamında kendilerine tapu tahsis belgesi verilmesi istemiyle idareye başvuruda bulunarak gerekli harcı ödedikleri fakat tapu tahsis belgelerinin ken- dilerine verilmediğini iddia ettikleri, ancak tüm davacıların dava ko- nusu riskli alan ilan edilen bölgede ikamet ettiklerini dikkate alarak, bölgede ikamet eden davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunduğu sonucuna varmış ve aksi yöndeki Danıştay 14. Dairesi’nin kararını 107 bozmuştur. 108 Aynı Kanun’un uygulanması konusunda riskli alan ilan edilen bölgede komşu parsel maliki olan davacının da dava açma eh- 107 Danıştay 14. Dairesi’nin 25.05.2017 tarih ve E.2017/645, K.2017/3538 sayılı kararı. 108 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 23.11.2017 tarih ve E.2017/1918, K.2017/3850 sayılı kararı.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1