Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

291 TBB Dergisi 2018 (139) Nükhet YILMAZ TURGUT yaşanmasına, ozon tabakasındaki incelmenin bilimsel açıdan net ola- rak gösterilmesine ve bunun iklim değişikliği ile ilişkisinin belirlenme- sine koşut olarak çevre sorunsalının ciddiyeti anlaşıldıkça, doğrudan çevre kavramı ve onun unsurlarını (iklim gibi) odak alan çalışmalar artmıştır. İklim mültecileri ya da iklim göçmenleri sözcüklerinin, gide- rek daha çok sayıda çalışmada ana başlık olarak kullanılması da aynı olguya dayandırılabilir. İklim değişikliğinin coğrafi olarak kendiliğin- den gelişmeyip insan kaynaklı olduğunun, bizzat hükümetlerearası bilimsel organlarca, tespitinin ardından, sorunu çözmeye ilişkin BM düzeyindeki çabalar, özellikle yıllık konferanslar düzeyinde yoğunlaş- tırılmış; iklim değişikliği yüzünden “yaşam alanlarının dünyanın çe- şitli yörelerinde sular altında kalması” şeklindeki çarpıcı somut sonuç- lar da dikkatleri ister istemez doğrudan iklim değişikliğine çekmiştir. Bumakalenin amacı , sorun ve çözümü hakkında ileri sürülen görüş ve önerilerin neler olduğunu da içeren, tasviri nitelikli ayrıntılı açıkla- malar yapmak değildir. Amaç, hem, aşağıda makro ve mikro boyutları vurgulanacak olan sorun alanına hem de çözüme ilişkin tüm önemli konuları “çevre hukukunun özgünlüğü” çerçevesinde ortaya koymak; böylece, üzerinde gerekli-yeterli- şekilde durulmayan yönleri de bü- tünsel çerçevede vurgulamaktır. Sorunun belli bir ya da birkaç somut boyutu hakkında odaklanmaktan kaçınarak onun tüm yönleriyle orta- ya konulması, onu doğru ve tam olarak algılamak için şarttır. Çözüm için etkili önerilerin geliştirilmesi ve mevcut önerilerin doğru şekilde değerlendirilmesi de ancak böyle bir algılama ile mümkündür. “Çev- re hukukunun özgünlüğü”, onun çevre sorunsalına yanıt verme amaç ve hedefinin bir ürünü olmasından kaynaklanır. Bu sorunsal da kapi- talist sistemi ve bu bağlamda insanoğlunun yüzyıllardır oluşturduğu bütün yerleşik değer ve kuralları, ekoloji biliminin verileri temelinde sorgulamaya açmıştır . Böylece, çevre hukukunun özgünlüğünden ka- sıt , onun ekoloji biliminin yadsınamaz gerçeklerinden hareket edile- rek ortaya çıkıp gelişmesi; amacı ile tüm kavram, ilke ve araçlarının da bu temelde belirlenmesidir ki bütünsellik özelliği de bu bağlamda ortaya çıkmıştır. Kısacası, bu özgünlükteki odak noktası, çevre sorun- salının, “mevcut-yerleşmiş- geleneksel” “sistemi-kapitalizmi- ve onun sürece ilişkin geniş açıklama için bk. Turgut, Çevre Politikası ve..., s.17-29, Turgut, “The Influence ..”, s.113-115.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1