Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

302 Çevresel Göç ve Çevre Göçmenleri Sorununun Çevre Hukukundaki Yeri si gibi) dışında, çevresel bozulma ile göç arasında, otomatik, açık-seçik bir bağlantı kurmanın, çevresel faktörler ile diğerleri arasında karma- şık ilişkilerin varlığı nedeniyle, doğru ve mümkün olamayacağına dik- kat çekilmiştir. Raporlar düzeyinde, ayrıntılı bir analizde de, 40 diğer faktörler konusuna, sosyal (eğitim, aile yükümlülükleri gibi), siyasal (ayrımcılık, özgürlük, baskı gibi), ekonomik (istihdam, ücret, üretim- tüketim gibi), nüfussal (nüfus yoğunluğu gibi) etkenler şeklinde açık- lık getirilmiş; belirleyicilik açısından en fazla ağırlık ekonomik etken- lere verilmiştir. İkinci görüşte ortaya konulan bazı gerçekler, nedensellik açısın- dan net bir belirlemenin güç olduğunu göstermektedir. Ancak bu saptamayı dayanak alarak, sadece nedenselliğin açıkça belirlenebildi- ği durumlarda yoğunlaşılıp diğerlerinin ihmal edilmesi ya da politik amaçların etkisiyle sosyo-ekonomik etkenlere ağırlık verilmesi halin- de; sorunun bütünselliği gözardı edileceği için, doğru, elverişli ve etki- li analizler yapılamayacak bu tür çözümler geliştirilemeyecektir. Böyle bir sonucu önlemek için, sorunun , nedenselliğin geniş çerçevesi içinde ele alınması, somut boyutların da bundan kopuk olmadan irdelenmesi gerekir. Nitekim bazı ilk dönem çalışmalarında öne sürülen 41 ve son yılların resmi düzeydeki çabalarında 42 da yinelenen, “sorunu kalkın- ma ile birlikte çok daha geniş çerçevede değerlendirme” şeklinde özet- lenebilecek yaklaşımın bu bağlamda umut verdiği söylenebilir. Ancak buradaki önemli nokta, “kalkınma”nın klasik-geleneksel- anlamıyla değil, “sürdürülebilir kalkınma” kavramı kapsamında yorumlanma- sıdır. Ne var ki bu kavramın, aşağıda sonuç kısmında vurgulanacağı gibi, gerektiği gibi yorumlanıp uygulandığını söylemek güçtür. Öte yandan, çevre hukukunun ihtiyat ilkesi de nedensellik konusundaki değerlendirmelerde gözetilmelidir. Konuya ait çalışmalarda vurgu- lanması ihmal edilen bu ilke, 43 riskler ve göç arasındaki nedenselliğin net şekilde kurulamadığı ( bu bağlamda “bilimsel belirsizlik” denilen olgunun devreye girdiği) hallerde bile, risklerin önlenmesine ilişkin gerekli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir. 40 Foresight, s.11-12, 33. 41 Bkz. Suhrke (s.494-495) ve Cardy’nin (s.12) yaklaşımları. 42 UN, GCM. 43 Bkz. Turgut, Çevre Politikası ve .., s. 210-212, 205-206.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1