Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

305 TBB Dergisi 2018 (139) Nükhet YILMAZ TURGUT bir kısmı için temel olmuş, özellikle sivil toplum örgütlerince hemen benimsenmiştir. Çevre mültecisi sözcüğünün, bu rapor ve onu daya- nak alan çalışmalarda kullanılmasının temel amacının, s orun hakkında farkındalık yaratmak olduğu 48 söylenmiştir ki bu savda haklılık payı vardır. Çünkü sözcük geniş bir anlamda kullanılmış, böylece sorunun bütün boyutları ortaya konulmak istenmiştir. Kaldı ki, hem geniş halk yığınlarının hem de yöneticilerin (karar vericilerin) dikkatlerini çevre sorunlarına ve çevreyi korumanın gerekliliğine çekme, özellikle önem- li küresel çevre sorunlarında çevrecilerin izledikleri bir stratejidir. Bates ile Cardy’nin 49 aktardığı şekliyle incelendiğinde, bu rapordaki tanımda şu özellikler görülmektedir. Doğal olarak ve insan eliyle olu- şan “çevresel bozulmaların” hepsi göçün nedeni olarak esas alınmış; bozulma kavramı da “ekosistemdeki” her türlü fiziksel, kimyasal ve/ veya biyolojik değişiklikler olarak anlamlandırılmıştır. Böylece, çevre- sel bozulmanın “varlıklarını tehlikeye atması ve/veya yaşam kalitele- rini ciddi şekilde etkilemesi” yüzünden, geleneksel ortamlarını “terk zorunda kalan” insanlar “çevre mültecisi” sayılmıştır. Siyasal neden- lerle ya da sadece ekonomik amaçlarla daha iyi bir iş için yer değişti- renlerin bu tanıma girmeyeceği de açıkça belirtilmişitir. Çevre mültecisi teriminin, mülteci sözcüğünün ilgili sözleşmedeki yasal tanımına rağmen, şemsiye bir kavram olarak kullanılmasında, farklı ve yukarıdaki olumlu amacın tersini yansıtan bir gerekçe daha öne sürülmüştür. Bu da çevresel mülteci söyleminin, göç politikaların- da daha fazla sınırlandırmalar yapmak için, sığınmacılık karşıtı lobi tarafından kullanılmasıdır. 50 Aynı gerekçeye işaret eden bir yorumda 51 da sığınma mevzuatını daha fazla sınırlamayı amaçlayan Kuzey’in 52 politika yapıcılarına gönderme yapılmış; kavramın, “yerinden edilme- nin” nedenlerini, en azından kısmen politikasızlaştırmak, böylece dev- letlerin sığınma hakkı verme konusundaki taahhütlerinden sapmaları- na olanak tanımak için icat edildiği belirtilmiştir. 48 Bk. EC. . Staff Working .., s.14. 49 Cardy, s.2; Bates, s. 469-470. 50 Neuteleers, 237. 51 Kibreab’den (Gaim Kibreab, “Environmental Causes and Impacts of Refugee Mo- vements; A Critique of the Current Debate”, Disasters 21/1, 20-38) aktaran Black, s.10-11. Black’ın kendisi de çevresel mülteci sözcüğünün fazla kışkırtıcı (seducti- ve) olduğunu vurgulamıştır (s.10). 52 Buradaki Kuzey sözcüğü ile gelişmiş-sanayileşmiş- ülkeler kasdediliyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1