Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

310 Çevresel Göç ve Çevre Göçmenleri Sorununun Çevre Hukukundaki Yeri Bölgesel düzeyler söz konusu olduğunda Avrupa Birliği’nin (AB) konu hakkındaki görüş ve tavrı önem kazanmaktadır. Çünkü AB çok sayıda çevre sorununa, hem daha erken dönemlerde el atma hem de çözüm geliştirme ve bunları uygulama bakımından olumlu bir “öncül” rol oynamıştır. Ancak çevre göçmenleri sorununda bu yaklaşımından farklı bir tavır takınmış, kendiliğinden bir adım atıp ortak bir politika geliştirmek yerine, BM düzeyinde bir sonuca ulaşılmasını yeğlemiştir. Bu tutumun gerekçesi olarak, AB organlarının konuya ilişkin kapsayı- cı açıklamalar içeren belgelerinde bazı ipuçları bulunabilir. “Göçü bir dış politika konusu olarak ele alma yaklaşımının” ağırlık kazanması; 63 AB’nin “uluslararası iklim göçü konusunda liderlik yapmaktan çok ta- kipçi-uygulayıcı-“ olduğunun açıkça belirtilmesi 64 ; “genelde çevresel gelişmelerin ve özelde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan ülkelerin yurttaşlarına, Avrupa düzeyinde, göç olanakları sağ- layacak yasal göç şemaları oluşturmanın yakın bir zamanda mümkün olmadığına” işaret edilmesi; 65 bu ipuçlarından bazılarıdır. Konunun iklim göçü çerçevesinde ele alınması da bu alandaki mültecilerin gi- derek artan bir uluslararası ilgi kazanması nedeniyle gerçekleşmiştir. ABD’nin Paris Sözleşmesinden çekileceğini açıklamasından bir yıl ka- dar sonra (Aralık 2017), göçmen sorunu için BM bünyesinde yürütülen görüşmelerden de çekildiğini belirtmesi, AB’ni, istemese de bu alanda öncü konumuna taşımıştır. Aşağıda çevre hukukunun özgünlüğü temelinde yapılan “yakla- şımlara ilişkin sınıflandırmadaki” açıklamaların ortaya koyacağı gibi, girişimler ve önerilerin çoğunluğu, sorunun mikro boyutunda odak- lanarak göçmenlerin, özellikle kısa vadeli olanları başta gelmek üze- re, zorunlu ve insani gereksinimlerinin karşılanmasını hedeflemiştir. Bunların bir kısmında, göçe yol açan etkenlerden bağımsız olarak gö- çün kendisini önleme de esas alınmıştır. Böylece bu tür girişimlerde, makro boyut kapsamında sorunun kökenlerine hiç girilmemekte ya da buna sınırlı ölçüde değinilmekle yetinilmektedir. Oysa gereksinim odaklı girişim ve önerilerde, sürece dâhil olan ülkelerin menfaatlerini yansıtan, politik etkenlerin, çevresel nedenleri gözardı edecek ölçüde ağır basma riski vardır. 63 EP, Human Rights and Climate…,s.60. 64 Ibid., s.68. 65 EP, Climate Refugees .., s.50.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1