Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

318 Çevresel Göç ve Çevre Göçmenleri Sorununun Çevre Hukukundaki Yeri sorunların çözümünde, henüz bu alanlara özgü düzenlemeler yapıl- madan önce, umut kaynağı olmuş; hukuki boşluklar da bu yolla dol- durulmaya çalışılmıştır. İşte bu olgu çevresel göç sorunu için de geçer- lidir. Çevre sorunlarını geleneksel insan haklarına başvurarak çözme çabalarındaki amaç, çevrenin korunması ile insan hakları arasındaki ilişkideki örtüşme durumundan yararlanmaktır. Çevresel bozulmalar insan haklarının gerçekleşmesinde olumsuzluklara sebep olduğundan (insan haklarına yönelik tehdit), insan haklarının tam olarak gerçekleş- tirilmesi için atılacak adımlar çevresel bozulmaların önlenmesine de katkı sağlayacaktır. Çevresel göç sorununda, hem bizzat göç hem de ona yol açan nedenler yüzünden, bir dizi insan hakkı ihlal edilmekte ve/veya tehdide maruz kalmaktadır. Dolayısıyla, burada iki amaç ve bu makalenin kapsamında temel alınan makro ve mikro boyut içiçe geçmektedir. Bunlar, çevrenin bozulmasının sebep olacağı tehditlerin önlenmesi ile somut ihlal durumlarının giderilmesidir. Böylece, bura- da, mülteci hukukundaki durumun aksine, somut mağduriyet durum- larıyla birlikte sorunun kökenindeki nedenleri önlemeye odaklanma olasılığı da mevcuttur. Önleme amacıyla hareket edildiğinde, tehdit- lerin ötesinde, genelde “bütün insan haklarına saygıyı yerleştirme” amacının sağlanmasına da hizmet edilmiş olunur. Somutlaştırılırsa, çevresel bozulmadan kaynaklanan, insan hakları tehditlerinin önlen- mesi, etkili politika ve mevzuatın oluşturulup etkili uygulamalar ya- pılmasını gerektirir. Hak sahiplerini bu süreçlerde devreye sokan bazı hakların da bu sonucun sağlanmasında öncül bir rolü vardır. Bunlar, siyasal haklar grubundaki katılma hakları (dilekçe, yargıya başvuru, bilgi edinme gibi) ile klasik haklar grubunda yer almakla birlikte bun- larla yakın ilişkisi olan bazı haklardır (düşünceyi açıklama, basın hür- riyeti gibi). Sorunun çözümünde insan haklarına başvurmakla sağlanmak iste- nen amaçlar, öğretide, çok geniş ve teorik boyutlara götürülebilmekte- dir. Ancak, konu hakkındaki resmi raporlarda, insan hakları ile çevre bozulması arasındaki ilişkide, mağduriyet durumlarının giderilmesi, kısaca mağdurların korunması amacında odaklanılmıştır. Amaç ne olur- sa olsun, geleneksel insan hakları aracılığıyla sonuca ulaşmak bunların geniş yorumlanmasını gerektirmektedir. Çünkü geleneksel şekilleriyle bu haklar, konu hakkında doğrudan bir koruma sağlamamaktadırlar. Geniş yorumlamanın odak noktasını da mevcut insan haklarının ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1