Türkiye Barolar Birliği Dergisi 139.Sayı

322 Çevresel Göç ve Çevre Göçmenleri Sorununun Çevre Hukukundaki Yeri koruma mekanizmalarının da bu nedenden dolayı klasik haklar için getirilmiş oluşudur. Dolayısıyla çevre göçmenlerinin mağduriyet du- rumlarına yanıt verebilmek için dayanılan başlıca haklar, çevresel bo- zulma nedeniyle tehdit altında olduğu kabul edilen klasik haklar (ya- şam hakkı, fiziksel bütünlük hakkı, özel ve aile yaşamına saygı hakkı, mülkiyet hakkı, insanlık dışı muamele görmeme hakkı, ayırımcılığa uğramama hakkı gibi) ile siyasal nitelikli vatandaşlık hakkıdır. Yaşam hakkının yargı kararlarında, çevre sorunsalı bağlamında, geleneksel kapsamından daha ileriye taşındığı bir gerçektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) devletin bu hak kapsamındaki po- zitif yükümlülüğünü, çevre sorunlarının yarattığı risklerin önlenmesini ve mağdur olabilecek kişilerin bunlar hakkında bilgilendirilmesini kap- sayacak şekilde genişletmiştir. İlk kez, İstanbul-Ümraniye çöplüğün- deki metan gazı patlamasının sebep olduğu ölümler nedeniyle, Türki- ye hakkında verilen “ihlal kararı”, sonrasında Rusya’daki benzer bir olayda esas alınmıştır. 98 Ancak bu kararlardan çevre göçmenleri hak- kında sonuç çıkarabilmek için, bunlardaki sınırları görmek gereklidir. Bir kere, her iki olayda da ölüm sonucu gerçekleşmiş olup ihlal kararı bu bağlamda alınmıştır. İkincisi, her iki olayda da “bilinebilen riskler” vardır. Buna bağlı olan üçüncü bir sınır, devletin yükümlülüklerini somut olarak ve yapılabilirlik açısından net şekilde değerlendirmek mümkün olabilmiştir. Dördüncüsü, buradaki risk tek başına devlete atfedilebilmiştir. Yaşam hakkı kapsamındaki önemli bir koruma, ya- şamlarına yönelik bir riskin varlığı halinde, bir ülkedeki yabancıların, bu riske maruz kalacakları ülkeye gönderilmemeleridir. Felaketler dâhil, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarının bu bağlamda bir risk sayılacağı konusunda henüz bir karar yoktur. Ancak, yukarıdaki içti- hatlarda belirtilen sınırlardan hareketle, bunun ancak istisnai durum- lar için geçerli olacağı söylenebilir. Çünkü yukarıda nedenler kısmında gösterildiği gibi, çevresel bozulmanın sonuçlarında, hem riskin varlığı ve özellikleri (genelliği, soyutluğu, mağdur ile ilişkisi, gerçekliği) hem de devletin bu risk ile bağlantısının (ihmal ya da keyfilik durumu, bü- tün önlemlerin alınmasının gerekliliği ve olanaklılığı, gerekli önlemle- rin alınıp alınmadığı, tek başına devlete atfedilebilirlik) delillerle orta- ya konulması güçtür. 98 Bk. Turgut, “Yaşam Hakkı ve ÇED …”.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1