Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı

107 TBB Dergisi 2019 (140) Mehmet KARAARSLAN Aynı şekilde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun meclisin görev ve yetkileri başlıklı 18/1-h maddesine göre de vergi, resim ve harçlar dı- şında kalan ve miktarı 5.000,00 TL’den fazla olan ve dava konusu edil- miş belediye uyuşmazlıklarının sulh ile tasfiyeye, feragate ve kabulü- ne belediye meclisinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Belediye meclisi için 5.000,00 TL’nin üzerinde olan dava konusu edilmiş olan uyuşmaz- lıkları sulh yoluyla çözme yetkisi belediye encümeni bakımından da 5393 sayılı Kanun’un “encümenin görev ve yetkileri” başlıklı 34/1-f. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre belediye encümenine; vergi, resim ve harçlar dışında dava konusu edilmiş olan belediye uyuşmaz- lıkları ile ilgili anlaşma ve tasfiyeye karar verme yetkisinin tanındığı görülmektedir. Kanun meclise, sulh, kabul ve feragat yetkisi verdiği- ni belirtmesine karşılık encümene, uzlaşma ile tasfiyeye karar verme şeklinde bir yetki verildiği görülmektedir. Bu durumda encümenin yetkisinin nitelik olarak daha farklı olduğu ileri sürülemez. Zira dava konusu edilmiş olan ihtilafın her aşamasında taraflar arasında uzlaş- ma ile ihtilafın çözülmesi mümkündür. İhtilaf, uzlaşma ile çözülünce sulh veya feragatle dava sonuçlandırılabilecektir. Sonuç olarak bele- diye meclisi ve encümeninin sahip olduğu yetkinin niteliği bakımın- dan bir farklılık olmadığı söylenebilir. Ancak encümenin sahip olduğu yetkinin üst sınırının 5.000,00 TL olduğunun kabulü gerekir. Zira be- lediye meclisinin 5.000,00 TL’nin üzerinde yetkilendirilmesi kuralının mefhumu muhalifinden encümenin de 5.000,00 TL’nin altındaki uyuş- mazlıkları uzlaşmayla çözebildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. İl özel idareleri bakımından dava konusu edilme şartı olmamasına karşılık belediyeler bakımından dava konusu edilme şartının getirildi- ği görülmektedir. Yine önemli bir başka nokta ise il özel idaresinin ge- nel karar organı olan il genel meclisine böyle bir yetkinin verilmemiş olmasıdır. Oysa genel karar organı olan il genel meclisine bu yetkinin verilmesi çok daha isabetli olurdu. Zira doğrudan halk tarafından se- çilen ve seçimden seçime de olsa halka hesap veren organ il genel mec- lisidir. Ayrıca meclisin asli nitelikli kararları alabilmesi yerel yönetim ilkelerinden olan yerellik ilkesine de daha uygun olacaktır. Ancak Ka- nun Koyucu 5302 sayılı Kanun’la encümen kararları üzerinde valiye güçlü bir vesayet yetkisi tanımış olmasına karşın Kanun’un ilk halinde meclis üzerinde sadece zorlaştırıcı veto yetkisi tanımış bulunmaktay-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1