Türkiye Barolar Birliği Dergisi 140.Sayı
189 TBB Dergisi 2019 (140) Hilal ÜNAL KAYA yargı kararlarının serbest dolaşımını sağlayarak, vatandaşlara etkin bir hukuki koruma mekanizması sunmaktır. Bu da ancak üye devlet- lerde alınan yargı kararlarının Birlik sınırları içerisinde eşit ve hızlı bir şekilde uygulanabilir olması ile mümkündür. Bir üye devletin yargıla- ma sistemindeki aksaklıklar, yasal zeminde alınan başkaca önlemlerle giderilmeye çalışılmalı, uygulamadan doğan sıkıntılar Birlik nezdinde sağlanacak farklı türdeki desteklerle giderilmelidir. Tüzüğün tartışmaya en açık noktası alacaklı-borçlu menfaati ara- sında sağlamaya çalıştığı dengedir. Uluslararası boyutu olan bir ala- cağın takibinin ne kadar zor ve masraflı olduğu su götürmez bir ger- çektir. Tüzük ile bu zorluk bir dereceye kadar giderilmeye çalışılmış, alacaklılara bu bağlamda geniş haklar ve imkanlar sağlanmıştır. Diğer bir gerçek ise, banka hesabına ihtiyaten haciz konulan borçlunun için- de bulunduğu zor durumdur, üstelik çoğu kez ortada henüz kesinleş- miş bir alacak da bulunmamaktadır. Banka hesabı kişilerin yaşamını finanse ettiği en önemli parasal kaynaklardan birisidir. Özellikle büyük ölçekli ticari borçlarda, hesabı haciz altına alınan borçluya bankalar tekrar kredi ve borç vermekten çekinecekler, iş ilişkisi içerisinde olunan üçüncü kişilere yapılması ge- reken ödemeler yapılamayacak ve bu bir sonraki aşamada tacirlerin iflasına bile neden olabilecek sonuçlar doğurabilecektir. 46 Dolayısı ile alacaklıların haklarını güvence altına almaktaki menfaat ile borçlula- rın uğradıkları risk arasındaki hassas dengenin korunması gerekir. Tü- züğün bu amaçla borçluyu koruyucu birtakım tedbirler aldığına yuka- rıda değinmiştik. 47 Ancak borçluyu koruyucu en önemli tedbirlerden biri olan, ihtiyati hacze ilişkin Avrupa Kararına ve bu kararın icrası- na ilişkin itirazlar, ulusal yasa hükümlerine tabi tutulmuştur. Bizzat Avrupa Kararı`nın alınmasında ise alacaklılara, ulusal yasa hükümle- rinden bağımsız ve onlara göre çok daha avantajlı haklar tanınmıştır. Bu durum, alacaklılara tanınan imkanlar ile borçluya tanınan imkan- lar arasında derin bir uçuruma sebebiyet vermektedir. 48 Bu noktada borçlunun da kendini savunabilmesinde – Avrupa Kararı alınmasında 46 Cranshaw, DZWIR 22/2012, s. 399 (405); Domej, ZEuP 2013, s. 497 (512). 47 Bkz. Başlık B.3. 48 Tanja Domej, “Europäische vorläufige Kontenpfändung: der erste Schritt einer langen Reise”, GPR 2/2017, s. 84 (93); Domej, ZEuP 2013, s. 497 (525).
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1